• kadınlara kızlara tecavüz ettikten sonra kazıklara geçirip öldüren, sonra o ölü canların üzerine yine o ölü canların kıyafetlerini örttükten sonra "hani siz namusunuza düşkünsünüz ya, biz de saygı gösteriyoruz" diyebilen, insanların derilerini yüzmekten, diri diri yakmaktan büyük zevk alan mahlukları içlerinde barındırdıkları göz önünde bulundurulursa, sadece kurunun yanında yaşın da yanmasına üzülebileceğim ama hakkında saçma sapan romantizm yapamayacağım hadisedir. üstelik yukarıda özet geçtiğim vahşet tabloları belgeli, delillidir. yoksa neden işi tarihçilere bırakmak istemesinler?

    edit: merak edenler devlet arşivlerinin internet sitesine bakabilir.
    http://www.devletarsivleri.gov.tr/…i-1914-1921-1729

    bir örnek:
    (...)besir oglu dervis efendi'nin ve halîlesinin ve enistesi a‘mâ hayri ve zevcesinin gözleri önünde hayriye nâmında ve sâdiye nâmlarındaki iki bâkireye yapılan vahsî ve kasdî senî‘in tafsîlâtını vermek degil insân, agaçdan olan kalem de yazmakdan hayâ eder.

    bir örnek daha: -ki insanın kanını dondurur!-
    kezâ kavlik'de yedi yasında fâtıma ve dokuz yaslarında güfaz nâmlarında iki sabiyyenin ön ve arkadan birçok fi‘l icrâ ve bu yüzden ayaga kalkamayarak âfâkı titretecek bir fîgân içinde ve fotografileri medeniyet hâdimleriyle vahseti ref‘e me’mûr olmak üzere ortaya atılanların enzâr-ı medeniyyetlerine muhtâc-ı irâ’e bir hâlde idiler. bu karyede alo nâmında ve yetmis yasını mütecâviz bir sahıs dahi katledilip mesânesi agzına sokulamadıgı anlasılarak çene kemikleri süngülerle kırıldıkdan sonra vaz‘ edildigi de harb orduları beyninde sâyân-ı istigrâb ahvâldendir.

    bir tane daha: -buna ne demeli bilemedim!-
    astuci karyesinde kemo nâmında bir sahsın da zeliha nâmındaki â’ilesinin altı aylık kız çocugu da, kadıncagız tandırda ekmek pisirdigi sırada tesâdüf eden düsman efrâdı tarafından çocugu kuzu misillü tandıra atılıp vâlidesinin gözü önünde kızartılmıs oldukdan sonra bunun yenmesi mezbûre kadına vâki‘ olan teklîf-i cebrin netîcesine muvâfakatı olmadıgından, kadının sag bacagı tandırda ihrâk edilmis
    ve bu sâ’ik-i vahsetle hâlet-i nez‘de bulundugu bi'z-zât görüldü. (...) bu karyenin diger çocukları tezek yıgınları içinde bırakılarak ihrâk olundukları da, bazılarının tamamen mahvolamayan na‘slarından anlasılmısdır.

    bir örnek daha:
    ermeni çetelerinin ilk loma hattından ric‘atde viçe nâhiyesinin sümela karyesinden tahsildâr osman efendi hânesine ilticâ eyleyen birçok kadın ve çocukları katleyledikleri ve âb-ı hemsîn karyesinde otuz kisilik bir çetenin bir kaç hâneyi abluka ile derûnunda bulunan kadın ve çocukları toplayıp dereye sevk ve orada itlâf eyledikleri (...) bes neferlik bir çetenin, bir kadına jandarma huzûrunda fi‘l-i senî‘a mücâseretlerinde jandarmanın mümâna‘at etmesi ile merkûmu süngü ile katl ve kadına cümlesinin fi‘l-i senî‘ icrâ etdikleri ve bunlardan bir mel‘ûn, kadının yanagının bir kısmını disleriyle kopardıgını karârgâhda ifâdesi alınıyor iken görmüs idim.

    bir tane daha:
    akçaâbad köylerinde ruslar ve ermeni çetelerinin ve hatta rum ahâlî yedinde bulunan mevâsîyi kâmilen toplayıp ve birçok hâneleri ihrâk ve kadınları gerilere sürmekde oldukları rü’yet olunuyor.

    evet. bu örneklerden daha çok var.
  • nutuk'tan..

    "...

    her yerde gösteriler yapılması için yaptığım tebligat tarihinden üç gün sonra, yani 31 mayıs 1919'da harbiye nâzırı'nın şu telgrafını aldım : ingiltere olağanüstü komiserliği'nden bâbıâlî'ye tebliğ olunup harbiye nezareti'ne verilen nota sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır :

    bugüne kadar gelen raporlardan, 3'üncü kolordu bölgesinde âdî haydutluk olaylarından başka bir şey görülmediği bilinmekle beraber, son notada bildirilen durumlar hakkında özel soruşturma yapılarak sonucunun acele bildirilmesini rica ederim.

    31/8/1919 harbiye nazırı şevket

    suret
    1- sivas'ın durumu ile orada olup bitenler ve bu şehirde yahut bu şehrin yakınında toplanmakta olan çok sayıdaki ermeni mültecîlerinin güvenliği ile ilgili olarak son günlerde oldukça kaygı verici haberler almış olduğumu siz sadrazam hazretleri'nin yüksek katına bildirmekle şeref duyarım.

    2 - bundan dolayı askerî komutanın görev bölgesi içinde bulunan ermenilerin iyi korunması ve hìmayeleri için elden gelen bütün tedbirleri almasını emreder ve herhangi bir şekilde öldürme veyahut kötü muamele olduğu takdirde, kendisinin doğrudan doğruya sorumlu tutulacağını bildiren bir telgrafın yüksek harbiye nezareti'nce adı geçen komutana acele olarak çekilmesi hususunda emir buyrulmasını siz sadrazam hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerinden rica ederim.

    3 - bu talimata benzer bir talimatın ilgili sivil memurlara da verilmesini ayrıca rica ederim.

    4 - memleket içindeki güvenlik bozucu olaylar konusunda siz sadrazam hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerinin ne kadar haklı bir endişe içinde bulunduklarını bildiğim için, siz sadrazam hazretleri'nin yüksek şahsiyetlerine ayrıca, işbu uyulacağından eminim.

    5 - sözkonusu olan talimatın gönderildiği tarih hakkında verilecek bilginin beni fazlasıyla sevindireceğini bildiririm.

    sivas vali vekilliği'nden aldığım 2 haziran 1919 tarihli bir telgrafta da albay demange (dömanj) imzasıyla alınan telgrafta): izmir işgali üzerine, aziziye'de hristiyanlar ölümle tehdit edilmiştir, bu hareket doğru değildir. sizi durumdan haberdar edeyim ki, bu gibi haller müttefik askerleri tarafından ilinizin işgaline yol açar, anlamında ihtarlarda bulunulmaktadır denilmekteydi.

    gerçekte, ne sıvas'ta kaygı verici bir durum vardı ve ne de hristiyanların ölümle tehdit edildiği doğruydu. bunları, milletçe yapılmaya başlanan gösterilerden korkuya düşen hrıstiyan azınlıkların, yabancıların dikkatini kendi üzerlerine çekmek için kasıtlı olarak yaydıkları uydurma haberler olarak kabul etmek gerekir. harbiye nezareti'nin nota suretini de içine alan telgrafına verdiğim cevabı olduğu gibi arzedeceğim :

    istihbarat çok ivedi

    harbiye nezareti yüksek katına

    ilgi : 2 haziran 1919 tarihli şifre 3.6.1919

    sıvas ve çevresinde eskiden beri bulunan ermenileri ve sonradan gelen mültecîleri yılgınlığa düşürecek hiçbir olay geçmemìştir. ne sıvas'ta ne de çevresinde kaygı verici herhangi bir durum yoktur. herkes sükûnet içinde iş ve güçleriyle meşguldür. bunu kesinlikle bilginize sunar ve sizi temin ederim. bu bakımdan ingiliz notasındaki haberlerin nereden kaynaklandığı bendenizce bilinmek gerekir. izmir ve manisa'nın işgali ile ilgili acı haberler üzerine müslüman halk tarafından yapılan ve hristiyan azınlıklar hakkında hiçbir düşmanlık duygusu gütmeyen toplantılardan belki de bazılarının ürkmüş olması hatıra gelebilir. itilâf devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, millet de vatanın saldırıya uğrayıp parçalanmayacağından emin oldukça, hristiyan azınlıkların korkuya kapılmalarına hiç bir sebep yoktur. bu konuda devlete karşı her türlü sorumluluğu yüklenir ve buna kesinlikle güven buyurulmasını istirham ederim. ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve millî varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi izmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak millî gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olayların karşısında da sorumluluk kabul edebilecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükûmet tasavvur edebilirim.

    mustafa kemal

    ..."
  • ermeni tehciri
    l. yer değiştirmenin (tehcirin) tanimi ve gayesi
    arapça asıllı bir kelime olan tehcir,"bir yerden başka bir yere göç ettirmek, yer değiştirmek, hicret ettirmek (immigration.emigration)" manası taşır; bir "sürgün", bir "deportation" (sınır dışı etme ) manası yoktur.

    başta van olmak üzere yurdun pek çok yerinde başlayan ermeni isyanı ve katliamlarına önlem almak amacıyla talat paşa'nın başlattığı, hükümet ve meclisinde uygun gördüğü yer değiştirme, doğrudan doğruya cephelerin güvenim sarsacak bölgelerde uygulanmıştır.

    bunlardan birincisi,kafkas ve iran cephesinin geri bölgesin! oluşturan erzurum, van ve bitlis dolayları; ikincisi ise, sina
    cephesi gerilerim oluşturan mersin-iskenderun bölgeleridir. ermeniler.her iki bölgede de düşmanla işbirliği yapmış ve onların çıkarma yapmalarım kolaylaştıracak faaliyetlerde bulunmuşlardır.

    gerçekleştirildiği 1915 yılından günümüze kadar yer değiştirme uygulaması hakkında çok şey yazılıp çizilmiştir.ermeniler, uydurma belgelerin arkasına gizlenerek, dünya kamuoyunu uzun süre kandırmayı başarmışlardır.

    aslında, devlet güvenliliğinin sağlanması için gerekli bir uygulama olan yer değiştirme, dünyanın en başarılı sevk ve iskan hareketidir. hiçbir zaman ermenileri imha etmek
    gayesini gülmemiştir. tam tersine o donemdeki islamiyet'in getirdiği hoşgörü politikasından ve gayrimüslimler içinde ermeniler en fazla ayrıcalıklara sahip olanlardı.

    hatta osmanlı devlet'inde çeşitli devlet görevlerine kadar yükselenler bile olmuştur
    2. yer değiştirmenin nedenleri :
    ermeni isyanları ve katliamları karşısında osmanlı hükümeti, öncelikle bölgesel tedbirlere başvurmuş ve olayları yerinde bastırmayı ve savunma durumunda kalmayı tercih etmiştir.
    ermenilerin silahlarıyla firarlarına.

    dini liderlerinin isyanlardaki büyük rollerine rağmen. hükümet bu isyanları münferit bazı teşebbüsler şeklinde kabul etmeyi uygun bulmuştur. aynı zamanda başta ermeni patriği ve ermeni milletvekilleri olmak üzere, komitelere ve ermeni cemaatinin önde gelenlerine yeni karışıklıklar çıkması durumunda "ülke savunmasını sağlamak amacıyla sert önlemler almak zorunda kalınacağı" anlatılmıştır
    osmanlı hükümetinin bu gayretleri belgeleriyle sabittir fakat daha savaş başlamadan önce her türlü isyan hazırlığına girişmiş olan ermeniler, savaş başlar başlamaz toplu bir isyana yönelmemişlerdir.

    ermenilerin eylemleri. osmanlı orduları cephede savaşırken, "ermeni
    bağımsızlığı için, müttefik davasına hizmet gayesiyle" hazırlanan plana uygun yürütülmüştür. ancak, ermeni çetelerinin cephe gerisindeki faaliyetlerinin. devletler hukukuna göre hıyanet sayıldığı gerçeği göz ardı edilmiştir.
    ermeni isyanları özellikle doğu anadolu'dan başlayarak diğer bölgelere yayılmıştır. erzurum ve çevresinde rus işgalinin genişlemesiyle ermeniler. "müslüman halkın kanım kendilerine mubah" görmüşler ve bir alman generalinin ifadesiyle. "bu bölgedeki müslüman halkı silip süpürmeye " başlamışlardır
    ermeni çetelerinin bu tür zulüm ve eylemleri sürerken, güvenlik kuvvetleri tarafından ermenilerin yaşadıkları bölgelerde yapılan aramalarda pek çok silah ve cephane ele geçirilmiştir.
    artık devletin varlığım ağır bir şekilde tehdit bu durum, biraz daha hoşgörü gösterildiğinde, telafisi mümkün olmayan sonuçlara sürükleneceğim göstermekteydi
    osmanlı devletinin savaşa girmesinden ve özellikle kafkas cephesindeki bozgundan sonra, ermenilerin müslüman halka karşı baskıları, askerden firarları, asker ve jandarmaya saldırıları, silahlı ve mühimmatla yakalanmaları, fransızca, rusça ve ermenice şifreli yazışmaların ele geçirilmesi gibi gelişmeler, ülke çapında bir karışıklık çıkaracaklarım gösteren en önemli kanıtlar olmuştur.

    osmanlı hükümeti, isyan ve katliamlara karşı güvenlik tedbirleri almakla beraber, "yer değiştirme kanunu"ndan önce de, bu tedbirlerin yeterli olmadığı durumlarda ermenileri başka yerlere yerleştirme yoluna gitmiştir.

    ancak bu uygulamanın genelleştirilmesi fikrini doğuran olay, van ermenilerinin isyanı olmuştur. çevredeki ermenilerin, osmanlı devletinin savaşa girdiği tarihlerde van'da toplandıkları ve silahlanarak rusların iyice yaklaşmasını bekledikleri resmi belgelere yansımıştır.
    ermenilerin başlattıkları isyanlar, -katliamlar ve tahriplerin dışında- rusların bir ay içinde van,malazgirt ve bitlis'i işgali ile sonuçlanmıştır.

    van örneği, türk ordusunun daima arkadan vurulacağını ve ihanete uğrayacağını göstermiştir. bu durumda hükümet, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan bazı ermenilerin, "yer değiştirmelerine" karar vermek zorunda kalmıştır.
    itilaf devletleri ve rusya ile birlik olan ermenilerin başlattıkları isyan ve katliamlar savaşın kaderini etkileyecek noktaya ulaşınca. başkomutan vekili enver paşa duruma bir çare bulmak amacıyla, 2 mayıs 1915'te içişleri bakanı talat paşa'ya bir yazı göndererek, "van bölgesindeki isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir halde bulunan ermenilerin, isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmaları gerektiğini" bildirmiştir.
    bunun üzerine talat paşa, 23 mayıs 1915'te. 4. ordu komutanlığına bir şifre göndererek, "erzurum, van ve bitlis

    4. yer değiştirme ( tehcir) kanunu
    "tehcir kanunu" olarak bilinen ; ve fakat türk ordusu savaş alanında olduğu için cephe gerisinde oluşan isyan ve ayaklanmaları önleme gayesi güden " savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için asker tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici kanun " 27 mayıs 1915 tarihinde kabul edilmiştir.. kanun ,1 haziran 1915 günü dönemin resmi gazetesi takvim-i vekayi'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir .

    söz konusu geçici kanunun birinci maddesi ; ordu, kolordu ve fırka komutanlarına, savaş sırasında hükümetin emirlerine, ülkenin savunulmasına ve huzurun korunmasına karşı çıkanlara,silahlı saldın veya direnişte bulunanlara karşı derhal askeri önlem alma, tecavüz ve direniş sırasında isyancıları yok etme yetkisi vermektedir, ikinci madde ise aynı komutanlara, casusluk ve vatana ihanet ettikleri anlaşılan köy ve kasaba halkım, tek tek veya toplu halde başka yerlere sevk ve iskan ettirme yetkisi vermektedir.
    10 haziran 1915 tarihinde yayımlanan bir emir yazışı ile de, göçe tabi tutulan ermenilerin malları koruma altına alınmıştır.

    bir başkan ile, biri idari diğeri de maliyeci olmak üzere iki üyeden oluşan "terkedilmiş mallar komisyonu" kurulmuştur. bu komisyonlar, boşaltılan köy ve
    kasabalardaki ermenilere ait malları tespit edecek, ayrıntılı defterlerim tutacaktır. defterlerden biri bölgesel kiliselerde korunacak, biri bölge yönetimine verilecek, biri de komisyonda kalacaktır.

    bozulabilir eşya ile hayvanlar açık arttırma ile satılacak ve parası korunacaktır. komisyon gönderilmeyen yerlerde, bildiri hükümlerini bölgelerdeki görevliler yerine getirecektir. bu malların ermeniler dönünceye kadar korunmasından hem komisyon, hem de bölge yöneticileri sorumlu olacaktır.
    kanunun;
    l maddesinde "devlet güçlerine ve kurulu düzene karşı muhalefet, silahla tecavüz ve mukavemet görülürse şiddetle karşı konulması ve imha edilmesi",
    2. maddesinde "silahlı güçlere yönelik casusluk ve ihanetleri tespit edilen köy ve kasabaların başka bölgelere yerleştirilmesi",
    3. maddesinde kanunun yürürlüğe giriş tarihi ve
    4. maddesinde de kanunun uygulamasından sorumlu olanlar belirtilmektedir.
    görüldüğü üzere kanun; tamamen devleti ve kamu düzenini korumaya yönelik, şiddete karşı bir yetki kanunudur. en önemli özelliği ise; "kanun metninde herhangi bir etnik grup, zümrenin zikredilmemiş veya ima edilmemiş" olmasıdır. kanun kapsamına giren müslüman, rum ve ermeni asıllı osmanlı vatandaşları yerlerinden başka yerlere sevk edilerek göçe tabi tutulmuştur.

    başbakanlık tarafından 30 mayıs 1915'te içişleri, harbiye ve maliye nezaretlerine (bakanlıklarına) gönderilen bir yazıda, göçün nasıl uygulanacağı ayrıntılı şekilde anlatılmış ve şöyle denilmiştir:
    • "göç ettirilenler, kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal emniyetleri sağlanarak rahat bir şekilde nakledileceklerdir;
    • yeni evlerine yerleşene kadar iaşeleri göçmen ödeneği'nden karşılanacaktır;
    • eski malî durumlarına uygun olarak kendilerine emlak ve arazi verilecektir;
    • muhtaç olanlar için hükümet tarafından konut inşa edilecek; çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat temin edilecektir;
    • geride bıraktıkları taşınır malları, kendilerine ulaştırılacak; taşınmaz malları tespit edilecek ve kıymetleri belirlendikten sonra, paraları kendilerine ödenecektir;
    • göçmenlerin ihtisasları dışında kalan zeytinlik, dutluk, hağ ve portakallıklarla, dükkan, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerleri açık arttırma ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir;
    • bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta ayrıntılı bir talimatname hazırlanacaktır."
    27 mayıs 1915 tarihli kanun ve 10 haziran 1915 tarihli emir yazılarından da anlaşılacağı gibi, talat paşa'nın başlattığı ve meclis'in de uygun gördüğü yer değiştirme uygulaması, "doğrudan doğruya cephelerin güvenini sarsacak bölgeleri" kapsamaktadır bunlardan birincisi kafkas ve iran cephesinin geri bölgesini oluşturan erzurum, van ve bitlis dolaylarıdır, îkincisi ise sina cephesi gerilerini oluşturan mersin-iskenderun bölgeleridir. çünkü ermeniler bu bölgelerde düşmanla işbirliği yapmakta ve onların çıkarma yapmalarını kolaylaştıracak faaliyetlerde bulunmaktaydılar.

    bununla birlikte; "savaş halinde devlet yönetimine karşı gelenler için askeri birliklerce alınacak önlemleri" içeren kanun, tamamen devleti ve kanun düzenini korumaya yönelik bir yetki kanunudur en önemli özelliklerinden biri ise; "kanun metninde herhangi bir etnik grup veya zümrenin adından söz edilmemiş ve hatta ima dahi edilmemiş"' olmasıdır. kanun kapsamına giren müslüman, rum ve ermeni asıllı osmanlı vatandaşları yerlerinden başka yerlere göç ettirilerek yerleştirmeye tabi tutulmuştur kanunu, tek bir halka yöneltilmiş olarak görmek, ya bilgi eksikliğinin göstergesidir, ya da kasıtlı davranmanın.

    ermeni mezalimi birinci dünya savaşı'ndan sonra da devam etmiştir. 1920'de hanov adlı bir ermeni komutasında nahçıvan'a giden l 200 kişilik birliğin, oradaki müslümanlara yaptıkları mezalim bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. ayrıca 3 ve 7 mart 1921 tarihlerinde mamuretülaziz (elazığ) vilayeti vali vekili mümtaz bey'in gönderdiği telgraflardan, fransızların korumasına giren ermenilerin kilikya'dan adana'ya kadar bağımsız bir ermenistan hayali içinde bulundukları anlaşılmaktadır
    bu gelişmeler üzerine. başkomutan vekili enver paşa duruma bir çare bulmak amacıyla, 2 mayıs 1915'te içişleri bakanı talat paşa'ya şu yazıyı göndermiştir:
    " van gölü etrafında ve van valiliğince bilinen belirli yerlerdeki ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. toplu halde bulunan ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim
    3. ordu komutanlığının verdiği bilgiye göre ruslar 20 nisan 1915'te kendi sınırları içindeki müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu ermenileri aileleriyle birlikte rus ahalisinin içine göndermek, yahut bu ermenileri ve ailelerini anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. bu iki şekilden uygun olanın seçilmesin! ve uygulanmasını rica ederim. bir mahzur yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim".
    yer değiştirme uygulamasının ilk işareti sayabileceğimiz bu yazı ile enver paşa, ermenilerin isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmalarını istemektedir. söz konusu yazıya göre uygulama yalnızca ermenilerin isyan ve karışıklık çıkardıkları yerlerde yapılacaktır. nitekim öyle de olmuştur.
    durumun önemi ve acili yeti nedeniyle zaman kaybetmek istemeyen talat paşa, meclis'ten henüz bir karar çıkmadan yer değiştirme uygulamasın! başlatmış ve bu çok ağır sorumluluğu tek başına üzerine almaktan kaçınmamıştır.

    öncelikle van, bitlis ve erzurum bölgelerinde bulunan ermenilerin savaş bölgesi dışına çıkarılması konusunu ele alan talat paşa, 9 mayıs 1915'te gönderdiği şifre emirlerle erzurum valisi tahsin bey, van valisi cevdet bey ve bitlis valisi mustafa abdülhalık bey'i konu hakkında bilgilendirmiştir. talat paşa söz konusu şifrelerinde, isyan ve ihtilal yapmak için bazı bölgelerde toplu halde bulunan ermenilerin güneye doğru göç
    ettirilmesinin kararlaştırıldığım, kararın derhal uygulanması için valilere mümkün olan her türlü yardımın yapılması gerektiğim bildirmiştir.

    başkomutanlıktan 3. ve 4. ordu komutanlarına konuyla ilgili bildiri yazıldığım kaydeden talat paşa, faydalı sonuçlar verecek bu uygulamanın, van'la birlikte erzurum'un güney kısmı, bitlis'e bağlı önemli kazalar, özellikle muş. sasun ve talori civarını da kapsamasının iyi olacağına dikkat çekmiş ve valilerden ordu komutanlarıyla işbirliği yaparak derhal uygulamaya başlamalarım istemiştir.

    ayrıca 23 mayıs 1915'te 4. ordu komutanlığına bir şifre gönderen talat paşa, boşaltılmasını istediği yerleri şu şekilde belirtmiştir:
    1. erzurum, van ve bitlis vilayetleri;
    2. maraş şehir merkezi hariç olmak üzere maraş sancağı;
    3. halep vilayetinin merkez kazası hariç olmak üzere iskenderun, beylan (belen), cisr-i şugur ve antakya kazaları dahilindeki köy ve kasabalar;
    4 adana, sis (kozan) ve mersin şehir merkezleri hariç olmak üzere adana, mersin, kozan ve cebel-i bereket sancakları.
    buna göre; erzurum, van ve bitlis'ten çıkarılan ermenilerin, musul'un güney kısmı ile zor sancağı ve merkez hariç olmak üzere urfa sancağına; adana, halep, maraş civarından çıkarılan ermenilerin ise suriye vilayetinin doğu kısmı ile halep vilayetinin doğu ve güneydoğusuna nakledilecekleri kararlaştırılmıştır.

    göç işlemlerini denetlemek ve yönetmek üzere mülkiye müfettişlerinden ali seydi bey adana bölgesine, hamid da birleştirilerek kudüs'e kaldırılmıştır. yeni kurulan patrikhanenin basma da sis katogikos'u sahak efendi getirilmiştir.
    i. dünya savaşı'nın sona ermesinin ardından osmanlı hükümeti yer değiştirmeye tabi tutulan ermenilerden isteyenlerin tekrar eski yerlerine iade edilmeleri için bir kararname çıkarmıştır.

    4 ocak 1919'da içişleri bakanı mustafa paşa'nın başbakanlığa gönderdiği yazıda, ermenilerden dönmek isteyenlerin eski yerlerine nakledilmeleri konusunda ilgili yerlere emir verildiği ve gereken önlemlerin alındığı belirtilmektedir. hükümetin hazırladığı 31 aralık 1918 tarihli dönüş kararnamesi şöyledir:
    1. sadece geri dönmek arzusunda bulunanlar göç ettirilecek, bunun dışında kimseye dokunulmayacak.
    2. yerlerine iade edileceklerin, yollarda perişan olmamaları ve dönüş mahallerinde konut ve geçim sıkıntısı çekmelerinin önlenmesi için gerekli önlemler alınacak; gidecekleri bölgelerin idarecileriyle irtibat kurulup bu konudaki önlemler sağlandıktan sonra göç ve
    geri dönüş işlemlerine başlanacaktır.
    3. bu şartlar dahilinde dönecek olanlara ev ve arazileri teslim edilecektir.
    4. yerlerine daha önce göçmen yerleştirilmiş olanların evleri tahliye edilecek.
    5. açıkta kimse kalmaması için geçici olarak birkaç aile bir arada yerleştirilebilecek.
    6. kilise ve okul gibi binalar ile gelir getiren yerler, ait olduğu cemaate geri verilecek.
    7. yetim çocuklar, istenildiği takdirde kimlikleri dikkatlice belirlenerek velilerine veya cemaatlerine iade olunacak
    8. din değiştirmiş olanlar arzu ederlerse eski dinlerine dönebilecekler.
    9. din değiştirmiş olan ermeni kadınlardan, bir müslüman'la evli bulunanlar eski dinlerine dönme konusunda serbest bırakılacaklar eski dinlerine döndükleri takdirde kocasıyla aralarındaki nikah bağı kendiliğinden bozulmuş olacaktır. eski dinine dönmek istemeyen
    ve kocasından ayrılmaya razı olmayanlara ait sorunlar ise mahkemelerce halledilecektir.
    10.ermeni mallarından, henüz kimsenin kullanımında bulunmayanlar, kendilerine teslim edilecek; hazineye devredilenlerin iadesi de, mal memurlarının onayı ile karara bağlanacak. bu konuda ayrıca açıklayıcı tutanaklar hazırlanacak.
    11. göçmenlere satılan mülklerin sahipleri döndükçe, peyderpey bunlara teslim edilecek. bu konuda 4. madde aynen uygulanacak
    12. göçmenler, ellerinde bulunan ve eski sahiplerine iade edilecek olan ev ve dükkanlarda tamirat ve ilaveler yapmışlarsa ve arazi ve zeytinliklerde ekim yapmışlarsa, her iki tarafın da hukuku gözetilecek.(farklı kaynaklardan derlenmiştir...)

    bu çerçevede sistemli bir soykırımdan bahsetmek için ya deli olmak lazım ya da gözü kara bir hain.tarih çarpıtılarak hukuka yol açılamaz.hukuk örselenerek vicdanlar aklanamaz.ermeniler malesef büyük bir felaketin oyuncağı oldular.yaşadıkları acı gerçekten büyük ama bir devletin alnına kara bir leke sürmek tarihin sayfalarına kan damlatmaktan öte başka bir anlam ifade etmez.
  • bircok kisi bilerek veya bilmeyerek bu kanunun sadece dogu anadolu'daki ermenileri kapsadigini soyler ama aslinda anadolu'nun tamamindaki ve trakya'daki ermeniler de zorla goc ettirilmistir.
  • hem "biz hiç kimseyi öldürmedik, ermeniler bizi öldürdü" diyen türk milliyetçilerini memnun etmemek için, hem de "türkler bize soykırım yaptı, biz hiç kimseyi öldürmedik" diyen ermeni milliyetçilerini memnun etmemek için, bu konuda daha orta yolcu bir yaklaşım izliyorum. "acılar yarıştırılmaz, iki taraf da birbirini öldürmüştür, devletin kendi yurttaşını öldürmesinin suçu elbette ki daha ağırdır; fakat devletin işlediği cinayetler taşnak ve asala gibi örgütlerin, ermeni çetelerinin işlediği cinayetleri haklı çıkarmaz" diye düşünüyorum.

    hocalı katliamı ve sumkayıt katliamı da, 1915 öncesindeki ermeni katliamları da, 1915 döneminde olanlar da ayrımcı nefret suçu kategorisine girer. bu suçların ermenileri, türkleri, kürtleri hedef alması fark etmiyor benim gözümde ... kan banyosunda yüzen halklar görüyorum. senelerce kan içinde yüzmüşler, beyinleri zehirlenmiş, dilleri çatallanmış, gözleri şeytanlaşmış. ben artık bu konuyla ilgili hiç kimseyle tartışmak istemiyorum. ölülere hak ettikleri saygıyı gösterelim, ayrımcılığı devam ettirmeyelim, o yeterli.
  • doğru bir karardır. bu zor kararı almayı başaran ve uygulayan devlet insanlarını tebrik ediyorum. bu karar alınmamış olsaydı bugün etnik kürt partimizin yanında bir de etnik ermeni partimiz olacaktı (ve belki de rum partisi, bu yüzden mübadele de doğru bir karardır) ve onlar da bir taraftan çekiştirecekti. ülkenin bütünlüğünden yana davranan bir üçte bir kalacaktık. günün sonunda bu etnik unsurların anadolu dışında da bağları var ve bu durum bu bölgede bitmek bilmeyen bir istikrarsızlık kaynağı olacaktı suriye ve ırak’ta olduğu gibi.

    diğer taraftan da, burası ortadoğu ve buradaki ilk amaç hayatta kalmaktır, biz hayatta kalmayı başardık ve kimseye bunun hesabını verecek değiliz. türkler bu toprağın en mazlum halkıdır, kan ve can vererek kendini kurtarmıştır. son yüz yıldır da kurtardığını korumak için hala can vermeye devam etmektedir. dolayısıyla oranın buranın meclisinden çıkarılan kararlarla kimse karşımıza gelmesin. bölücülerin cesaretini arttıran bu dönem geçecek ve anayasal kurumsal devlet geri gelecek.
  • bin yıl boyunca askere giden, köyünde genci kalmayan, evlatları babasız büyüyen, imparatorluğun sınır korumalığını yapan, hastalıktan, garibanlıktan kırılan türkler değil de ermeniler mi ana unsur olacaktı. osmanlı kabak gibi türk devletiydi, yok öyle hepimiz vardık hikayeleri.

    osmanlı güçten düşünce gördük kimler ne isyan çıkardı, kimler kimlerle beraber işler çevirdi. zayıflıktan faydalanıp büyük ermenistan krallığı hayali kuranlar, kendini türk devletine feda eden ittihatçılara tosladılar.
  • t.c. basbakanlik devlet arsivleri genel mudurlugu internet sitesinde ilgili belgelerin gorulebildigi hadise.

    "hal ve vaziyyet takdiriyle hukumet tarafindan ihtilal ve isyani intac edecek ahval vuku'una meydan birakilmamakla beraber ermenilerin harekat ve fa'aliyetleri tezayud eden menatikda son derece siddet ve sur'atle hareket olunmak ve her vak'ayi mu'essir ve kat'i vesa'it ile mahallinde esbab-i vukuyla birlikte imha etmek icab eder." diye belirtilmistir.

    http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/
  • tehcir'in sonuçlanacağı yer olan der zor'un nasıl bir coğrafya olduğuna dair:
    (bkz: #14609535)
hesabın var mı? giriş yap