• "haşhaş çiçekleri nasıl eroin bağımlılığının hammaddesi ise tarih de öylece milliyetçi, etnik ya da kökten dinci ideolojilerin hammaddesidir. geçmiş bu ideolojiler için temel bir öge belki de en temel ögedir. uygun bir geçmiş yoksa ki yoktur her zaman uydurulur" diyen tarihçi.
  • şöyle bir link vermeye geldim: http://www.bbc.co.uk/…01/120120_dg_capitalism.shtml

    ama gelmişken de alper birdal'ın hobsbawm eleştirisini gördüm. http://haber.sol.org.tr/…rihci-nasil-yaslanir-49704
    oradan devam edeyim. alper birdal'ı tanımıyorum, ama öncelikle şunu söylemek gerekir birdal'ın yaptığı gibi "bir tarihçi nasıl yaşlanır?" diyerek saygın bir tarihçinin varsayılan "hatalarını" yaşlılığına da dokundurarak hafiften dalga geçilecek bir mesele haline getirmek türkiye solunun bel alti polemik gelenekleri içinde bile çok edepli bir tutum değildir, buna ayıp denir. dahası hobsbawm'ı savunmak da hani bana düşmez ama, marksist siyaset teorisine ve literatürüne yaptığı katkı, tarihçilik pratiği ve marksist siyaset algısı, alıntı yapılan yazıdan görüldüğü kadarıyla alper birdal'ı 94 yaşındayken bile, sıkılmazsa, bir kaç kez suya götürür getirir. çünkü birdal'ın eleştiri notları "bir tarihçi nasıl okunmamalıdır?" ve "okuduğumuzu nasıl yanlış anlarız?" gibi konularda mükemmel bir örnek olarak duruyor.

    bu hobsbawm eleştirisi kadar, eleştirdiği şeyden bu kadar bağımsız tuhaf bir polemik okuduğumu da hatırlamıyorum. teşbihte hata olmaz kusura bakılmasın ama birdal'ın eleştirisi "hepimiz ermeniyiz" sloganı atanlara karşı çıkan şaşkın türk milliyetçilerinin "neden hep hrant dink'ten konuşuyorsunuz, neden hocalı katliamından bahsetmiyorsunuz?" diye sormasına benziyor.

    hobsbawm'ın arap devrimleri hakkında yaptığı “onları birleştiren, ortak bir hoşnutsuzluk ve harekete geçirilebilir ortak güçler –modernleştirici bir orta sınıf; özellikle genç, öğrenci orta sınıf ve elbette bugün protestoları harekete geçirmeyi çok daha kolay kılan teknoloji” şeklindeki yoruma karşı girişilen bütün o "vay harekete geçirici orta sınıf” dedi, vay “harekete geçme olanağı yaratan teknoloji” dedi, eleştirileri tümüyle mesnetsiz. hobsbawm bunları zaten söylemiyor. hobsbawm basitçe arap toplumlarında güçlü bir "modernleştirici bir orta sınıf" oluştuğunu, bu orta sınıfların değişim talebinin büyük burjuvazi ve kendisin yenilemeyi başaran siyasi askeri elit tarafından büyük ölçüde kontrol edildiğini ve kitlelerin harekete geçmesini kolaylaştıran teknolojik gelişmelerden sözediyor. yaşanan gelişmelerin sosyal ve evet sınıfsal temellerini tartışmaya çalışıyor. dahası bunları sol yazarının iddia ettiği gibi söylese bile bunlar kestirmeden çöpe atılacak sözler olmaz, gerçeğin bir yüzü olarak tartışmaya değer olurdu. amerika'da emperyalist dediğiniz adamlar interneti kontrol etmek için yeni yasalar, sopa'lar vs. çıkartıyorlar bilmem haberiniz var mı?

    ikincisi teknolojik gelişmeler ya da 1848 devrimleri hakkındaki laf olsun torba dolsun yarısı yanlış kitabi hurufat karalayıp, "ama orta sınıf dedi", "ama emperyalizmden sözetmedi" diye çocukça efelenmek, "emperyalizm de teknolojiden faydalanıyor" diye kendi kendine masa başında heyheylenip polemik döşenmek doğru değildir. "arap devrimleri devrim değildir, hepsi emperyalizminin oyunu"dur gibi açıklayıcı değil, açıklanması gereken tezler, ülkeden ülkeye değişen iç dinamikleri, politik, sosyal ve uluslararası koşulları gözardı eden yaklaşımlar da doğru değildir. beğenilsin beğenilmesin, arap dünyasının büyük bir bölümünde köklü bir politik değişim süreci yaşanmakta ve ikinci dünya savaşı sonrası oluşmuş siyasal ilişkiler ve diktatörlükler çözülmektedir. bağımsız bir sınıf hareketinin ve sosyalist hareketlerin çok zayıf ve kırılgan olduğu koşullarda da bu değişim dalgasının çeşitli islamci hareketlerin ya da emperyal güçlerin kontrolü altina girmesinde şaşırtıcı bir yön yoktur. "bütün hareketler emperyalistlerin denetiminde" diye oturduğu yerde bağırıp çağırmak, sağa sola çatmak kimseyi daha fazla sosyalist yapmaz. ne arap dünyasındaki hareketleri ne de daha yakından suriye'de olup biteni anlamanızı sağlamaz.

    elbette "arap toplumları özgürleşiyor, dünya güzelleşiyor, dünya değişiyor, halklar kendi kaderini tayin ediyor, arap dünyasında demokrasi şahlanıyor " diyerek ortalıkta dolaşan şaşkınları eleştirmek doğrudur. ama bunu hobsbawn'ı iki satırlık bir röportajdan hareketle ve işkembe-i kübradan sallayarak lalettayn bir şekilde eleştirerek yaparsanız kendinizi gerizekalı durumuna düşürürsünüz..

    bir diğer mesele hobsbawm’ın: “geleneksel sol, artık var olmayan ya da iflas etmekte olan bir topluma bağlıydı. bu sol, geleceğin taşıyıcısı olarak kitlesel emek hareketine fazlasıyla inanmıştı. ama artık sanayisizleştik, dolayısıyla bu artık mümkün değil.” şeklindeki sözleri..

    bu da büyük ölçüde mugalataya varan "demek sanayisizleşme işçisizleşme anlamına geliyor! sanayi işçiliğinden düşenler de kendiliğinden orta sınıfa yükselmiş olmalı…" türü adama söylemediği şeyi zorla söyletmeye çalışan tuhaf laf oyunları ve polemiklerle karşılanacak bir tez değildir. bu tür tezler de "biz şöyle tartışıyoruz, elimizde na böyle külliyat var" diye de karşılanmaz. büyük sanayi komplekslerinin dağıtılması ve emek sürecinin esnek örgütlenmesi, sanayisizleştirme, uluslararasılaşma vs. karşısında solun hala bir dizi teorik, politik, sendikal vs. sorunla karşı karşıya olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmaz. adama külliyatın da pek güzelmiş, ama 10 yıldır örgütlemeye çalıştığınız bank-sen'in kaç üyesi var diye sorarlar..

    nihayetinde bu agresif tek kaşı kalkık dogmatik tkp ideologlarının haddini hududunu bilmeden sağa sola şavulladikları polemiklerin hobsbawm'ı bile hedef alacak kadar tuhaflaşması, hobsbawm'ı mehmet altan, cemil ertem ya da fuat keyman'in oturduğu komik sandalyeye oturtup hırpalamaya çalışmaları üzücü olmaktan başka bir şeye yaramıyor. kısa 20 yüzyıl tarihini "insanlığın anlaşılabilir bir geleceği olacaksa bu gelecek geçmişin ya da şimdiki zamanın sürdürülmesiyle olamaz" diyerek bitiren ve devrim umudunu hala yaşatan 94 yaşındaki bir adamdan sözettiğinizi unutmayın çok rica ediyorum...
  • siyaset bilimi talebeleri arasında en az hannah arendt kadar, erik jan zürcker kadar, bourdieu kadar yaygın, saygın kişi.
  • rivayete gore harvard'da ders verirken ogrencilerinden birinin "ziyadesiyle ikinci dunya savasi'ndan bahsediyorsunuz. bu birincisi de oldugu anlamina mi geliyor?" sorusuna maruz kalmis tarihcidir. ogrenciye kafayla dalmis midir, kitaplarini kafasina firlatmis midir merak konusudur. tarih bu tur notlari pek dusmuyor maalesef...
  • "yaptıklarıma pişmanmıyım? sanmıyorum. şunu çok iyi biliyorum ki, bağlandığım davanın işlemediği kanıtlandı. belki de onu seçmemeliydim. fakat öte yandan, eğer insanların daha iyi bir dünyaya ilişkin herhangi bir idealleri yoksa, bu bir şeyleri yitirmiş oldukları anlamına gelir. eğer erkekler ve kadınlar için tek ideal maddi değerler elde etmek suretiyle kişisel mutluluk peşinde koşmaksa, insanoğlu bu durumda bir aşağı tür olmanın ötesine geçemez."

    yeni yüzyılın eşiğinde kitabındaki söyleşilerinden.
  • kimi sevsek ölüyor ulan.

    neyse, kişiselleştirmeyeyim, büyük tarihçiydi vesselam.
  • diplomamda epeyce emeği olan tarihçi.

    öyle ki lisede onun kitaplarını okuyup, gaza gelip üniversitede okuyacağım bölüme karar vermiştim. her ne kadar sonrasında pişmanlık yaşayıp, sınav zamanları küfürler savursam da bugün özür dilerim.

    huzur içinde yat.
  • şâd olsun. futboldan ve cazdan anlayan güzel bir abimizdi. onun kadar keyifli tarih yazan çok azdır.
  • boğaziçi üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümünden geçip de en az bir makalesini okumayan yoktur. hatta diplomasi tarihi dersinde age of ... serisi supplementary reading (o da neyse artık, sanki zorunlular yapılırmış gibi) olarak boy boy karşınıza dizilir. hatta dersin ve de bölümün bomba hocası kemal kirişci'nin "okumasanız bile bu kitapları okumuş gibi yapın sağda solda hobsbawm'dan alıntı yapar gibi konuşursanız saygı duyarlar söylediklerinize" şeklinde tavsiye ettiği de görülmüştür.
  • esaslı bir külliyat bırakmıştır. eşkıyalardan cazcılara, devrimcilerden tarihçilere genelde isyan edenler üzerine yazmıştır. hem siyasetin, hem akademinin hem de kültür tarihinin bir yerinde durmuş hem hoca hem kamusal aydın olmuştur.

    ben nereden okumaya başlasam diyenlere koltukname'nin yeni başlayanlar için hobsbawm yazısını tavsiye ediyoruz.
hesabın var mı? giriş yap