• mülkiye'nin aykırılarından biriydi. yetiştirildiği ve beklenildiği üzere bir süre kaymakamlık yapmıştı. kısa sürede bu görevinden ayrılarak asıl sevdiği işine okumaya, yazmaya, çeviriye ve şiire geri kalan ömrünü adayan, değerli ve fakat yukarıda görüldüğü üzere bizim kuşağın pek tanımadığı gönül adamı bugün hayata veda etti; başımız sağolsun!
  • basarili bir siir çevirmeni. siir sanati üzerine iyi bir kitabi vardi, okunmali.
  • arthur rimbaud’dan seçme şiirler ile 1982 yazko çeviri büyük ödülü'nü kazanmış mütercim.
  • rimbaud'un çeviri kitaplarından birinin önsözünde şairin detaylı bir biyografisini yazmıştır. hatta şairin ölümünden 100 yıl sonra doğduğu kasabaya ailesiyle gidip buradaki izlenimlerini de aktarmış, başka bir rimbaud kitabındaysa rimbaud'un bağlı olduğu sanat akımlarıyla ilgili detaylı incemelerini yazmış, harika bir şiir çevirmeni. şair adam.
  • rimbaud'dan yaptığı çeviri 'bütün şiirleri' adıyla varlık yayınları'ndan çıkmıştır. şiirleri gerçekten iyi çevirmiştir, kitabın arkasında da güzel güzel dipnotlar bırakmıştır. ayrıca isimden de belli olduğu gibi bir külliyat niteliğinde bir kitaptır bu efendinin çevirisi. illuminations'ı, cehennemde yedi mevsim'i, dizeler'i hepsi bir aradadır.
  • kaymakamlık yapmış, trtde çalışmış, köşe yazarlığı yapmış şair kişidir.
    fransızcadan onlarca çevirisi de vardır.
    özellikle paul verlaine, rimbaud ve frausy çevirileriyle tanınır.
    güneş tozları, ekuanil çiçekleri, kerem gibi, kuş ormanı, kıyı, eylül çalgıcısı bilinen şiirleridir.
    rimbauddan yapyığı çevirilerle yazko çeviri büyük ödülü almıştır.
  • bizimkiler'deki baykuş cemil karakterinin ilhamıdır. bizimkiler'in yaratıcısı umur bugay şöyle anlatıyor:

    gelelim baykuş cemil’e (uğurtan sayıner)… cemil, 2014’te hayatını kaybeden gazeteci ve yazar erdoğan alkan’ın ilham olduğu bir karakter. “erdoğan alkan, ‘baykuş’ cemil de o… siyasal mezunu, fransızcadan şiirler çevirmiş, aydın bir adamdı esasında… fakat alkolik bir adam. bazen böyle kendini ruhi su sanıyor, sazlar çalıyor… bir kedisi var, ikinci katta paspasın üstünde dururdu. en üst katta da ara güler oturuyor, o zaman bekâr. geç saatlerde geliyor filan, asansör de bozuk, binip hemen çıkarmıyor, diyor ki bana, ‘ulan, ayaklarımın ucuna basarak yürüyorum fakat bu apartmanda en tehlikelisi bu erdoğan’ın kedisi… beni görünce başlıyor ‘mauvv mauvvv…’ kedi miyavlayınca da erdoğan hemen kapıya çıkıyormuş, ‘ara, gel bir bira içelim,’ diye. ara da, ‘yav, ben içeceğim kadar içtim geldim, bırak uyuyacağım,’ diyormuş… çok küfür eder tabii… kediye, ‘ulan bir gece de miyavlama be!’ diyordu. bir karısı vardı erdoğan’ın, kaderine küsmüş bir kadındı. bir de oğlu vardı, pencereden atladı bir keresinde, kurtuldu ama. artık babasından para mı istemiş, vermemiş mi, yumruk mu atmış…”
  • boris vian'nın şiirlerini de türkçe'ye çevirmiştir.
  • allah rahmet eylesin öncelikle, kendisinin hayatta olduğunu sanıyordum, şaşırdım.

    çevirmenliği konusunda bir şeyler yazmak istemiştim aslında ama...

    şairliği hakkında kesinlikle bir fikrim yok çünkü kendi şiirlerini okumadım. hazırladığı, çevirdiği kitaplarda büyük bir emek ve metnin, dizelerin sahipleriyle kurduğu gerçek ve sevgi dolu bir bağ var, bunu görmemek mümkün değil. bununla beraber orhan veli, ilhan berk çevirileri ile kendisinin yaptığı çevirileri karşılaştırınca biraz vasat buluyorum açıkçası. özellikle fransız şiirini kastediyorum...

    aynı şeyi özdemir ince için de hissediyorum gerçi. ama çeviri ortamlarına (ortam valla, ne diyeceğimi bilemedim) bakarsanız özdemir bey'in otorite sahibi olduğu belli, en azından danışmanlık falan alınıyor kendisinden.

    tanım: edebiyat insanı.
  • aşık veysel 75 yaşındayken kendisiyle muazzam bir röportaj yapmış, önemli bir değerimizdir.
hesabın var mı? giriş yap