bıyık
-
bir aksesuvar değildir, efendim. favori uzatmak, bir sakal modeli yapmak gibi de değildir; daha asil bir duruşu vardır.
bıyığı bırakıp da severseniz, artık vazgeçmek zor olur; hele zaman geçtikçe daha da.
onunla oynamak (kıvırmak, burmak, okşamak), onu düzeltmek -ne kadar zahmetli de olsa- bir müddet sonra îtiyadınız oluverir. hatta tanıdıklarınız gözünde alâmet-i farikanız olur, bıyık. öyle ki telefon defterlerine numaranızı adınızla değil de "bıyıklı" diye kaydedenler bile olur. o derece bağlanırsınız ki fakülteden mezun olduğunuzda diploma fotografınızda ne sakal ne de bıyığa müsaade edilmesine rağmen inad edip arada bıyıklı kaynamak için uğraşırsınız -ki bazan başarırsınız-.
e tabii hiçbirşey sürgit tozpembe yürümez; bir gün gelir, bir sebepten* bıyığa veda etmeğe mecbur kalırsınız. o ne zor durumdur, yaşamayan bilemez. hele keserken bir tuhaf olursunuz.
ama en fecîsi son noktadır: aynada suratınızı bıyıksız görmek. traştan sonra yüzünüzü yıkayıp aynaya baktığınızda artık hiçbir şey eskisi gibi değildir; merhaba arkadaşım, dersiniz, yeni yüzünüze: tanıştığıma memnûn olmadım.
...
seni çok özledim, bıyığım.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap