210 entry daha
  • bu filmi çok beğendim yada hiç beğenmedim minvalinde bir yazı değil bu, bu yazı tamamen filmde bulduklarımı içermektedir. sanatsal tarafı ağır basan filmleri sevmeyenler bu filmi izlemesin,sevenler de izledikten sonra bu yazıyı okuyabilirler çünkü spoiler teşkil edebilecek kısımlar var.

    aslında nedir?
    isveç özelinde iskandinavya toplumunun kültürel tutuculuğu, kollektif ve birbirine bağlılığı üzerinden bir korku öğesi kuran film. bu film aslında, ayrılığa doğru giden bir ilişkinin hikayesi. korku öğesi ise bu sürecin yaşandığı çevre ve orada yaşayan bir toplulukla eklenmiş.

    midsommar nedir
    midsommar halen isveçte yaygın olarak kutlanır. tabiki viking dönemindeki gibi insan kurban etme gibi şeyler yok. günümüzde midsommar aileyle ve arkadaşlarla bir araya gelip; phallic sembol etrafında yapılan danslar, çiçekten taçlar, kekler tatlılar, şarkılar ve içkilerden ibaret. öyle de olsun zaten. filmdeki gibi hakikaten dışardan kendilerine yakın buldukları insanları çağırırlar. genelde ideal olanı aileleriyle ve/veya memleketlerine gidip orada kutlamalarıdır.

    isveç basınının tepkisi
    isveç basınında genelde filme sitem edildi: bizim en güzel ve neşeli geleneğimizi bir korku öğesiyle saptïmak hiç adil değil babında şeyler yazıldı.

    isveç basını sana laflar hazırladım
    film şuandaki midsommara bir laf etmiyor ki:

    -ama eskiden insan kurban ediliyor muydu?

    +evet.

    -eskiden yaşlılar kendilerine bakamayacak durumu gelmelerine yakın intihar ediyor muydu?

    +evet

    -eskiden blood eagle denen acımasız idam şekli varmıydı?

    +evet

    -ee? neye itiraz ediyorsun o zaman. siz buydunuz, film de bunu gösteriyor. tamam işte, isveçli kardeşim, bu film de bu gelenekleri sürdüren hayali minik bir topluluğu konu alıyor. bütün isveç hala böyle demiyor.

    günümüz isveç toplumuyla paralellik
    bu öyle bir topluluk ki sen ağlayınca senin ağlamanı taklit ediyor, empati gösteriyor; sözde. sen acı çekip bağırdığında aynısını yapıyor. sözde empati diyorum çünkü samimi görünmekten çok histerik ve absürd duruyor. o toplumun yapay, yüzeysel ve psikopat olduğu eleştirisini yapıyor. tam bu noktada isveç toplumunun iki yüzlülüğüyle sırf huzursuzluk çıkmasın diye hemfikirmiş gibi görünmesiyle, sahte duyar kasmalarıyla ve pasif agresifliğiyle insan ister istemez paralellik kuruyor. yani yönetmen gizliden gizliye isveçin şuandaki toplumsal özellikleriyle kafa buluyor. bu benim yorumum ve niyet okumam da olabilir tabiki.

    başroldeki kadının tipik isveçli stereotipine yakın olması, filmin sonunda o topluma uyum sağlaması ve kabul edilmesi de bir diğer önemli nokta.

    hanım kızımızın sevgilisinin adı christian=hristiyan, ve bir pagan topluluğu tarafından kötülüğün simgesi olarak öldürülüyor.

    yönetmenin film içinde spoilerle gerilim yaratması yani foreshadow
    filmde sık sık bir süre sonra olacakların ipuçları seyircinin gözüne sokuluyor. yönetmen kendi spoiler yaparak değişik bir gerilim duygusu veriyor. o ipucunu alan izleyici de neler olacağını bilip daha fazla gerilerek izliyor. bana ilginç ve ters köşe bir yöntem gibi geldi. adam algılarla oynamayı çok iyi biliyor.
415 entry daha
hesabın var mı? giriş yap