• bir yol hikayesinden fazla bir sey beklemedigim ama sinema salonundan buyulenmis bir sekilde ciktigim muazzam bir film. sadece bir yol hikayesi degil, essiz sufi muzikleriyle buyuleyici bir masal bab'aziz. bir dervis toplantisina gitmek icin colde yol alan kor bir dervis ve kipir kipir hayat dolu bir kizcagiz. yolculuk boyunca cesitli insanlarla karsilasir, onlarin hikayesini dinlerler ve yasli dervisin kucuk torunu ishtar'a anlattigi hikayeler de, mukemmel bir meze olur.

    filmin anlatimi hakkinda bir kac sey soylemek istiyorum. yonetmeni pek tanimasam da yetenekli bir yonetmen oldugu kesin. kurgusu ve kamera acilari o kadar iyi ki, adeta bir masal havasi vermis filme. bunu nasil anlatayim bilmiyorum ama bir sinema izleyicisi olarak kendimi filmin icinde hissettim, hatta o kadar girdim ki filmin icine, bir bucuk saat suren col yolculugunda deve gibi susadim, sanki o sicagin altinda ben yuruyormusum gibi. ic mekanlarin gizemi ve sufi havasi ise tam bir masalda bulunmasi gereken cinsten. ayni dogunun essiz binbir gece masallarini okurken hayal ettigim yerler gibi. ozellikle yerin altindaki dergaha bayildim.

    film aslinda bir masal degil, her ne kadar masalsi bir buyuleyiciligi olsa da, basit bir yol hikayesi demek de saygisizlik olur. film bastan asagi tasavvufi ogelerle, simgelerle bezenmis, hatta tasavvuf tarihini bastan baslayip sonuna kadar anlatiyor da denebilir, ancak gercekten dikkatli bir sekilde izleyince anlasilabilecek incelikler var ve bir kez izlemenin de tum detaylarini anlamaya yetecegini sanmiyorum. gercek askin ebedi aska donusmesi, gercek sevgi, olumun bir son olmadigi aksine sevgiliye ulasmanin bir yolu oldugu, tum insanlari sevmenin inceligi, insan-i kamil olmaya giden yol (ki yol hikayesinden kastin bu oldugunu saniyorum), cenneti ve sevgiliyi dunyada bulma gibi daha bir cok konuyu muazzam bir butunluk icerisinde islemis yonetmen ve arada hic bir kopukluk yok. hatta sonlara dogru bir konusmada mevlana'dan esinlenilmis gibi duran dugun gecesi repligi vardi ki, sona cuk diye oturmus.

    --- spoiler ---
    olume giden dervisin, mezarini aradigi sahnede, selam vermesiyle canlanan insanlari gorup de korkan ishtar'in "baba aziz, cinler" diye korkusunu ifade etmesinden sonra, bab'aziz'in "korkma kucuk ishtar, onlar benim dostlarim" demesi ise tasavvuf edebiyatinda olumun bir son degil, dostlara ve sevgiliye kavusmanin bir yolu oldugu konusunu isaret ediyor. zaten bu yuzden olum bir matem degil bir dugun gecesi goruluyor.
    --- spoiler ---

    bazi simgeleri halen cozemedim, zaten dedigim gibi, bir kere izlemek kesinlikle yetmez, dvd'si ciksin hemen alicam zaten, kacar mi. ama ceylan ve siyah kedinin olayini anlamadim.

    bab'aziz aslinda ulu kapi, ulu durak anlamina gelmesi gereken bir kelime iken, neden baba aziz diye cevrildigini anlyamadim. farsca'da baba peder, arapca'da ise baska bir kelime iken, neden baba? ve bab'aziz de aslinda, gecmisi dusunuldugunde, kendisini bilen ve sevgilinin ulu kapisindan gecen insan-i kamil kisisi olduguna gore bab'aziz kelimesinin kabaca "baba aziz, aziz abi, huoop aziz, iki cay getir" gibi cevrilmesinin yanlis oldugunu dusunuyorum, cevirmen ne dusunuyordu bilmiyorum, cok cay icesi gelmisti heralde.

    sonuc olarak tasavvuf edebiyatini ve dusunce mantigini muazzam ve masalsi bir dille anlattigindan oturu inanilmaz begendigim, bunlar olmasa bile, kurgusu ve anlatimina da hayran kaldigim, festival filmleri icerisinde izledigim en iyi film olmustur.

    bir replik var ki, her ne kadar olumden korksam da cok hosuma gitti:
    "olum bir son olabilir mi hic? baslangici olum olmayan bir hayatin, sonu olum olur mu hic?"
190 entry daha
hesabın var mı? giriş yap