8 entry daha
  • şimdi çok eğlenceli bir mevzuya değinelim
    (tikkat tikkat,, yazının geri kalan kısmı ortodoks marksistleri kızdırabilecek "aşırı" bir tarihsel gerçekliğin tespitini ihtiva etmektedir)

    pragmatizm amerika'da ilk kez ciddi bir şekilde kurumsallaşma eğilimi gösterdiğinde, hedefi "din" olan bir öğreti olma maksadını gütmüştür.

    bu öğreti, genel geçer ilkelerden ziyade, <özgül> durumlar/olgular karşısında <özgül> yaklaşımların önerilmesi gerektiğini savlamış ve tarih-dışı, yani ahistoric, <<tarihsel>> kavram ve kuramlara karşıt olarak, karşımızdaki herhangi bir mesele karşısında, meselenin tarihselliğine uygun çözüm olasılıklarını değerlendirmemiz, göz önünde bulundurmamız gerektiğini iddia etmiştir. bunun anlamı çok açıktır: "dogmatizm" ile bir yere varılamaz demiştir bu adamlar.

    ve sizin için ne kadar şaşırtıcı olacak bilmiyorum,, pragmatizme yönelmiş (neredeyse refleksif) ilk müdafaa gayretini, bu ithamın asıl muhatabı olan ilahiyatçılar değil, okyanus'un öte yakasındaki marksistler sarf etmiştir.

    - niye lan böyle?
    - bilmem? bir düşün istersen.

    hamis, 2012'nin son ayi, neredeyse 2013:

    bak bak bak artize bak. tarihsel olan ile tarih-disi olani, pragmatizm ile dogmatizmi nasil bir tutmus.
115 entry daha
hesabın var mı? giriş yap