5 entry daha
  • lefebvre "modern dünyada gündelik hayat" kitabının "gülünçlü saçmalık" adlı bölümde bouvard ve pecuchet için söyle der:
    "...düşünceleri çoğalınca acıları da arttı...bouvard ve pecuchet bizi bir kabusun içine, kültürün, kitabın yazılı şeyin özgürce zorunlu olan tüketimi içine sokarlar. bu kabus bizim günlük ekmeğimizdir. işte iş başındalar. bizimkiyle özdeş, örnek bir cesaretle işe koyulurlar. gösterenlerin arasına dalarlar, yüzerler, onları sürükleyen bu bu nefis denizi içerler. soluklanırlar ve yeniden işe koyulurlar. acıma duymadan yöntemli bir biçimde her şeyi elden geçirirler: önce tarımbilim(kırı, doğayı, özgürlüğü istediklerine göre), sonra kimya, fizyoloji, astronomi ve fizik, jeoloji, arkeoloji, tarih, edebiyat, dilbilim, estetik, felsefe, pedagoji...
    yolculuk sürerken, çember dönmeye devam ederken, bouvard ve pecuchet sistemlerle karşılaşırlar. bir çok sistemle: tinselcilik, materyalizm, hegelcilik. akılcı olan herşey gerçektir. mutlak, aynı zamanda hem özne hem de nesnedir. tanrı gözle görünür bir surete bürünerek, doğa ile eştözlü bir birlik sergilemiştir....bu arada bouvard ve pecuchet, konuyla pek ilgili olmayan izleyiciler olarak, heyecan verici olaylara tanık olurlar: 1848 devrimi, darbe...
    peki, bu imgesel dünya turunun sonunda ne kazandılar? kelimeler,dil, rüzgar. ne tükettiler? yapıtlar mı? pek denemez. yorumları, incelemeleri, kılavuz kitapları, rehberleri, yani üstdili tükettiler. böylece üstdili bir parça tanıdılar ve uzmanlaşmış alanlar arasında yollarını iyi kötü bulmayı öğrendiler...peki ya gösterilenler iki kafadarımızın taklit ettiklerini sandıkları ansiklopediciler için ne anlam taşımışlardı? yalnızca lüks ve zevk. ansiklopedicilerin dile getirdikleri şeyde buydu; hatta tek şey buydu. iki kafadarımızın kelimelerden ve rüzgardan başka hiç bir şey görmediler, hiç bir şeyleri olmadı, hiç bir şeyi kavramadılar. kafadarımız flaubert bunu farkındadır. ve bu gösterilen, onun gösterdiği şeydir! bunula birlikte bouvard ve pecuchet aptal değildir. kendini onlarla özdeşleştiren flaubert de. aptal olmak bir yana kendilerini yetiştirmek, eğitmek, olgunlaştırmak, geliştirmek istemişlerdir. bugün, 1968'de yaşasalardı, liberal sol aydınlar olarak koleksiyonlarına varoluşculuk, marksizm, teknoloji, sosyal bilimler gibi parçalarda ekleyeceklerdi...
    bouvard ve pecuchet, ölümsüzlüğe yazgılı kişilikler arasında yer alan ünlü çift, siz kimsiniz? bize kendi görüntümüzü sunuyorsunuz. acı alayın bir tecellisi olarak yazarınız sizinle ilgilenmeden önce yazılmıştınız ' bir zamanlar iki yazıcı varmış...' fakat entellektüel cesaretin yardımıyla, bu yazıcı masalı, yazılarla ve üstdille beslenen iki zavallının hikayesi, büyük bir yapıta dönüştü. yeni bir gülüş doğdu, acı kapkara bir gülüş. şu halde siz budala değildiniz: kelimelerin tuzağına yakalanmış, maskelerin ve örtülerin arasında sendelemiş bir halde iken aynı zamanda küçük bir deneyim yaşadınız. ' bouvard, onu çevreleyen şeyler ile ona söylenenler arasındaki karşıtlıklıktan şaşkınlığa düşmüştü, zira her zaman sözler ortamlara tekabül etmek zorundalarmış ve yüksek zekalar büyük düşünceler için varmış gibi görünür...'
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap