9 entry daha
  • fi tarihinde bir pazar sabahı loucaufield hayatının en büyük bunalımına girmiştir ve ölmek üzeredir. işte o sabah saat 6:30'da masmavi'nin telefonu çalar:
    -mm: mmmmalooo (uyanamamış insan sesi)
    -lc: alo!!! masmaviiiiiiiii, ben geldim, beni alsana duraktan, size geldim yani, sizin evin ordayım, alsana beni, bıdı bıdı, vıdı vıdı
    -mm: ne!! bize mi geldin?? nooldu, niye geldin? du geliyorum, iyi misin? aman diyiiiiiim!!!! (panik insan sesi)
    -lc: iyi değilim, sen beni gel al anlatcam.
    masmavi koşarak ve denizleri aşarak (bir halk kahramanı olarak masmavi) gelir ve loucaufield'ı insanların içinden kurtarmak suretiyle huzur dolu yuvasına götürür. loucaufield iyi gibi görünmektedir, yol boyu gülümseyebilir ama sonra evden içeri girer girmez masmavi'nin annesinin kollarına atılıp hüngür sümük bi şekilde ağlamaya başlar. masmavi de alır lou'yu tekrar eski mutlu haline çevirmeye çalışır. önce kültür sanat etkinliklerine boğar kendisini, sonra da "du seni metalci kafesine götüreyim, ordaki uzun saçlıları görünce hiç bi şiiiciin kalmaz" der ve alır lou'yu "metalici cafesi" adı altındaki mekana götürür. orda da 12 yaşında, saçları yaz boyunca kulak hizasını kada uzayabilmiş metalciler bulunmaktadır. lou yaşlandığını hisseder ve gün boyu kesilmemiş olan ağlama krizine tekrar girer. sonra alış veriş belki iyi gelir diye apar topar bi mağzaya sokulur masmavi tarafından, o da direkt bi etki yaratmaz. masmavi yine de yılmaz ve çabaları tam bir hafta sürer. bu bir hafta sonunda lou neden ağladığını bile hatırlamamaktadır.

    burda huzurlarınızda bu kıvırcık saçlı kocaman insana teşekkürlerimi göndermeyi bir borç biliyorum.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap