27 entry daha
  • tebliğ, ulaştırma, bildirme, ilâhî emirleri insanlara anlatmak demek.

    günümüzdeki anlamı ise kendi sığ aklı ile ayet ve hadislerden ürettiği dogmasını insanlara empoze etmeye çalışmak demek.

    adamın kendinden en ufak şüphesi yok. sloganı ise "ben söylemiyorum, kuran söylüyor"

    madem sen söylemiyorsun kuran söylüyor; niçin ne senden ne de senin toplumundan bir hayır gelmiyor?

    senin bu haline ve iddiana şahit olan adam, "bu kuran'da bir hayır olsaydı, önce bağlısına olurdu" demez mi?

    evet, senin lime lime dökülen haline bakıp aynen böyle diyor ve senden nefretle uzaklaşıyor. şimdi sen bu halinle insanları hakka yaklaştırmış mı oldun, yoksa hepten onların yolunu mu tıkadın?

    insanlar güzele meftundur. güzel olana kimse hayır diyemez; itiraz da edemez; ederse kendi çirkinliği ile baş başa kalır ve tecrit olur. o yüzden çağımızın tebliği, ona buna musallat olup dogma empoze etmeye çalışmak değil, "güzel" olmaktır. sözünle, özünle, ahlakınla, oturuş kalkışınla güzel olmaktır. gerisi inan ki boştur. boş olmadan da öte zararlıdır.

    şimdiye dek bize din diye öğretilen şeyle güzel olmanın mümkün olmadığını da sana önemle belirteyim? bu tezin sağlaması da çok basit. eğer mümkün olsaydı, olurdun zaten.

    insanın bir bilinci olduğu gibi, insanlığın da bir bilinci var. kendine has manevi bir varlığı ve şahsiyeti olan kolektif bir bilinç bu. tüzel bir kişilik de diyebilirsin. işte bu insanlığın bilinci tarih içinde diyalektik olarak evrile kıvrıla gelişiyor.

    orta çağ insanı ile günümüz insanı bir değil. dünya algısı olarak aralarında uçurum var. dolayısıyla orta çağ söylemleri ile günümüz insanına hitap edemezsiniz. daha da önemlisi o söylemlerle onun ihtiyacını karşılayamazsınız: anlam ihtiyacını gidermek...varoluş kaygısını ve sancısını dindirmek...onu ahlaklı bir insana dönüştürmek...hayat mücadelesine destek olmak ve iç huzurunu yakalamasına yardım etmek vs...

    saf hakikatin bildiğimiz hiçbir şeyle alakası yok. bu noktaya gelen insan, büyük sırrı da anlamış oluyor(elbette ancak kendi istidadı ölçeğinde). böyle insanlar içinde yaşadığı topluma yön veriyorlar; hakikati onların anlayacağı dille ve onların seviyesinde açıklıyorlar. buradan şunu çıkaralım: hakikatin geçmişte yaşamış insanlara açıklanan biçimiyle, şimdiki insanlara açıklanan biçimi aynı olamaz. zira tamamen iki farklı dünyadan söz ediyoruz artık.
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap