2 entry daha
  • ne zaman nerede karşınıza çıkacagı belli olmayan, mucize gibidir sanki.. izmirin her yerinde farklı zamanlarda rastlarsınız.. oturur çay ikram eder, sohbeti ile alır götürür symrnaya. işte böyle bir anda, tam da kırmızı beyaz çay tabakalrının saltanatını sürdüğü pasaportta dalmış giderken martılarla bir.. bir el dokunur, bir sandalyenin çekilişi duyulur sızılı.. oturur.. seninle bir bakakalır önce batan güne, karşıyaka vapuruna.. çenede kalmış eller paralel bekler. sonra sessizlik çayların gelişiyle bozulur... önce dinler, sonra anlatır... arnavut kaldırımlarından, kantocu kızlara... fesleğenli cumbalardan frank caddesi'ndeki matmazallere... aşkları anlatır.. izmir gibi bir şehirde yaşanabilecek, yaşanmış en güzel aşkları... bu şehrin zaten aşk olduğunu.. güneşin kızıllığı kaybolmaya başlayıp da ay yüzünü gösterince hafiften bir hareketle ittirir sandalyeyi usulca.. kalkar.. omuzunu tutup çok öteleri göstererek gözleriyle son sözünü söyler ve sırtını sıvazlayıp sakince gider...

    eski izmir'de aşklar vardı
    ferancelisi kafes ardında
    jartiyerlisi at yarışında
    çapkın imbat yeli esende
    öpücükler payton sefasında
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap