3 entry daha
  • döngüsel ve doğrusal tarih anlayışıyla ilgili bir makalede bu tarih anlayışlarının geçmişine yönelik kısımda şöyle bahsi geçmiştir tanrı kenti'nin ve saint augustinus'un:

    "ilk hıristiyan yazarları arasında, 18. yüzyılın ilerleme kuramcılarına birçok açıdan bir model sağlayacak bir tarih felsefesi inşa ederken yunanlıların fikirlerini kullanma bakımından en belirgin örneği bize aziz augustinus vermektedir. tanrı'nın kenti adlı yapıtında, aziz augustinus kutsal kitap'ta yer alan ayrı ayrı bir dizi olayın tarihsel dökümünü yapmış; bu dökümü rasyonalize edip bir anlam ve amaç atfetmiş ve bütün bunları çoktannlı din [bağlamında geliştirilmiş olan] devreler kuramını kendi alanına çekecek ve onun yerine geçecek sistemli bir anlatış içinde sunmuştur. aziz augustinus'un yaklaşımında tarih, düzenli ve amaçlı bir tanrı'nın iradesinin ifadesi olan bir değişme süreci olarak düşünülmektedir. tarihin ereği/sonu, tanrı’nın kenti'nin gerçekleşmesi ya da insan türünün seçilmiş bir bölümünde iyilik ilkesinin egemen olmasıdır. sonda olacak olan başlangıçta bellidir. çünkü iyilik ve kötülük ilkeleri âdem’in tohumunda mevcuttur. süreç -âdem’den nuh’a, tufan'dan ibrahim'e, ibrahim'den davut'a, vb.'ne uzanan- kutsal tarihten alınmış olaylarla belirlenmiş evreler halinde tanımlanabilir. değişme, aziz augustinus tarafından, insanoğlunun eğitimi olarak anlaşılmaktadır; bu eğitim "tıpkı bireyinki gibi belli dönemler ya da yaş [dilimleri] yoluyla ilerlemiş ve böylelikle yeryüzünden göğe, görünenden görünmeyene doğru yükselme olanağı doğmuştur."

    "augustinus, böylece, incelenmesi gereken gerçeklik, başlangıca ya da kökene içkin olan bir ereğe/sona doğru bir dizi adım ya da aşamayla yönelen, dereceli ve sürekli bir biçimde ilerleyen, düzenli ve amaç güden değişmedir, diyen aristotelesçi bakışı benimsemiştir. ancak, augustinus, bir dizi biricik olay olarak gördüğü şeyleri ele alırken, bu kavramsal çerçeve içinde kalmayı da başarmıştır; bunu yaparken her türlü rastlantısal olayın üreteni olan, her türlü tarihin gerisindeki bir güce başvurmuştur. bu güç, imanı ve aklı aracılığıyla bildiği tanrı'nın iradesidir. daha sonraki düşünürler coğrafi çevre, insanın doğası, ruh ya da geist, ekonomik etken gibi harekete-geçirici başka tarihsel güçlere dayanacaklardır; ama araştırmanın biçimini aynı kalacak ve ortaya konan ilerlemenin ileri gitmenin ya da gelişmenin resminin yalnızca içeriği değişecektir."

    kaynak: sosyolojik çözümlemenin tarihi, edt.: bottomore; nisbet, kenneth bock, "ilerleme, gelişme ve evrim kuramları" içinde, 2. bölüm.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap