9 entry daha
  • kinikler okulu, helenistik dönemde ortaya çıkan en meşhur okullardan birisi olmakla beraber öğretileri, birçok filozofun düşüncelerini temellendirmesinde yer etmiştir. okulun kurucusu antisthenes olarak kabul edilse de russell gibi bazı felsefe tarihçilerine göre diogenes(diyojen) olarak da kabul edilmektedir. burada bizim için kesin olan bir şey varsa o da bu okulun öğretilerinin temelinin antisthenes’e dayandığıdır.

    iö 445'te dünyaya geldiği söylenen bu düşünür, bir sofist filozof olan gorgias’ın ardından da sokrates’in öğrencisi olmuştur. elimizdeki kaynaklara göre kendisi platon’dan yirmi yaş kadar büyüktür. onun felsefesi temelde ‘’kendine yetebilme’’ dediğimiz anlayışa dayanır. insan; toplumun dayattığı normlardan, kişiler arasında oluşmuş veya oluşturulmuş çeşitli ayrımlardan sıyrılarak kendi yasasını ve normlarını kendisi oluşturmalıdır. bireyi yerellikten alıp evrenselliğe ulaştırmak onun felsefî anlayışının temellerinden birisidir. bu tür anlayışlarıyla beraber tolstoy ile arasında bağ kurmak işten bile değildir. ilk hocası gorgias’ın da içinde bulunduğu sofistlerin aksine insanlara bazı konularda ders verip maddî bir karşılık beklemek yerine açık alanlarda ve son derece anlaşılabilir bir üslupla insanlara ücretsiz eğitimler vermiştir. işçilerle birlik olarak onlar gibi yaşamaya çalışmış, onlar gibi giyinmiş, onların yaptıklarını yapmaya çalışmıştır.

    ‘’hoşnut olmaktansa delirmeyi yeğlerim.’’ - antisthenes

    yaşadığı dönemde; özel mülkiyetin, hükümetin, yerleşik hale gelmiş dinlerin ve evliliklerin varlığına karşı çıkmış; her türlü lüksü ve insanların kendilerince uydurdukları ihtiyaçları yok saymıştır. hazcılığa karşı sert tepkiler göstermiş, haz peşinde koşmanın bilgeliğe ve erdeme aykırı olduğu görüşünü savunmuştur. keza insanlar tarafından uydurulmuş her türlü hazzı başlı başına bir kölelik sebebi olarak görmüştür.

    tüm bunlardan hareketle görülebilir ki antisthenes insanlık tarihinde ‘’dünya vatandaşı’’ olma kavramını vücuda getiren ilk filozoflardandır. o aynı zamanda rafine felsefeyi reddederek sade bir iyilik dışında hiçbir şey olmaması gerektiğini savunmuş ve insanın ancak bu şekilde erdemli ve bilgece bir hayat yaşayabileceği görüşüyle maruf olmuştur.

    yazıyı medium'da okumak için. *
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap