5 entry daha
  • esasında la politique des auteurs françois truffaut'nun yoktan var ettigi bir yaklasım degildir. amerikali elestirmen frank woods , italyan sair ricciotto canudo ve fransız sinemacı louis delluc daha evvel bir sanat eseri olan filmin, sanatçısının da yonetmeni oldugu fikrini ortaya atmıslardır.

    yine de ilk kez truffaut'nun 1954'te cahiers du cinéma'da yayınlanan une certaine tendance du cinéma français makalesiyle parlatılmıstır bu yaklasım. bu makalede fransız senaristler jean aurenche ve pierre bost'un nasıl cinliklerle uyarladık dedikleri edebiyat eserlerini kafalarına gore degistirdiklerini, eserin yeni "auteur"u olduklarını anlatır. zira filmi yoneten yonetmen de verileni çeken bir cadreur olmaktan oteye gidemez.

    bundan bir sene sonra, yani 1955'teki ali baba et la "politique des auteurs" makalesini yayinlar truffaut ve yonetmenin auteur olabilecegini iddia eder. ali baba et quarante voleurs filminin yonetmeni jacques becker'in bir ekip çalısmasıyla filmi çekmesi ve senaryoyu yine kalabalık bir ekiple yazmasına ragmen nasıl eserin tek hakim sahibi olabildigini açiklamaya çalisir. bu bir film d'auteur'dur. auteur stilini filmden filime gelistirmektedir der.

    60'ların ortasında bu yaklasim amerika'da bir teori olarak kabul edilir. sinema okullarında falan okutulur. andrew sarris 1962'de film culture dergisinde yayınladıgı notes on the auteur theory makalesinde yaklasimi uç basamakli teorilestirir. buna gore iyi bir auteur:
    1. iyi bir zanaatkar olmali (teknik çok muhim)
    2.ayirdedilebilir bir kimligi olmali (distinguishable personnality diyor sarris dogru çeviremiyor olabilirim, kusura bakmayın) yalniz belirtmeliyim ki bu noktada abartir george cukor ingmar bergman'dan daha abstract bir stile sahip der, joseph l mankiewicz ve billy wilder'la douglas sirk ve otto preminger karsilastirmasi var bir de of ki of. )
    3. interior meaning'le ilgili olmali. burada sarris truffaut'nun dedigi yonetmenin setteki mizacina atifta bulunur. astruc'un mise-en-scène tanımına yakın bir kıstastir bu ama pek de degildir, yonetmenin dunya gorusu ile de tam olarak açıklanamaz... çok karısık, çunku sarris de bunu pek iyi açıklayamadıgını dusunmus, muglak kaldıgı konusunda emin olmustur. yonetmenin kisiligi ve uzerinde çalıstıgı materyel arasındaki gerilim olarak tanimlar.

    fransiz yeni dalgacilar amerikan sinemasına ve teknigine oyle oykunur oyle oykunurler ki, yere gore sigdiramazlar, abarttikça abartirlar. sarris de buna katkıda bulunmus avrupali yonetmenleri ve senarist-yonetmen olan amerikalilari adeta hakir gorup, hollywood sisteminin adeta kolesi olan amerikali yonetmenleri(ki hepsi sanatçidır kendi çapinda) goklere çıkarir. pauline kael de buna sinir olup, teori denileni yerin dibine batirmak için uzun circles and squares makalesini kaleme alır. bu makale de 1963'te film quarterly'de yayinlanmistir.

    zavalli sarris de `toward a theory of film history`'de kael'e cevap vermeye çalısmıstır. teorinin, sosyolojik elestirel yaklasima tepki olarak dogdugunu, film elestirisine sosyolojik açıdan yaklasan elestirmenlerin sordugu "ne" sorusunu "nasıl"la degistirmeye çalıstıklarını anlatır.

    kesinlikle kafa karıstırıcı. bu konuda çıkmıs iki basucu kitabi: la politique des auteurs : les textes ve la politique des auteurs : les entretiens
    yine antoine de baecque'in la cinéphilie kitabını tavsiye ederim naçizane.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap