5 entry daha
  • araç-amaç dengesini kuramamanın, yanlış strateji geliştirmenin, yanlış yığınak politikaları izlemenin kurbanı olmuş, ancak tüm yetersizliklerine karşın düşmanlarına kök söktürmüş, üstüne yüklenen ağır sorumluluktan alnının akıyla çıkmış, savaş siciline asla leke sürdürtmemiş tarihin en profesyonel ve en yiğit donanmalarından birisidir. elit sıfatını belki de en çok hakeden silahlı kuvvetler branşıdır.

    kriegsmarine tam anlamıyla yoktan varedilmek zorunda kalınan bir güç olmuştur. alman imparatorluğu donanması (bkz: hochseeflotte) kasım 1918'de ulusunun ve kayzerinin alnına kara çalarak ayaklandığı ve düşmanlarına şerefsizce teslim olduğu zaman deniz gücünün prestiji ulusun da yöneticilerin de nazarında neredeyse sıfıra inmişti. birçok subay utanca dayanamayarak intihar etmişlerdi. donanma'nın esir tutulduğu scapa flow'da kendi kendini batırması dahi şerefini kurtarmaya yetmemişti. ayrıca versailles anlaşması ve mali kriz almanyanın görünen bir gelecekte birinci sınıf bir deniz gücüne sahip olamayacağını garantilemekteydi. herşeye karşın jutland'daki utkunun ve denizaltıların parlak başarılarının yarattığı ruhtan güç bulan genç ve dinamik bir seçkin subay grubu tüm dayatmalara, kısıtlamalara karşın donanmanın yeniden inşası için vargüçleriyle çalıştılar. maalesef bu romantik ve idealist subaylar savaştan gerekli dersleri çıkartmakta başarılı olamamış, kayzerin donanmasının denizlerin efendisi ingiltereye eşit şartlarda meydan okuduğu eski güzel günlerin hayalleriyle konjonktürden ve realizmden uzaklaşmışlardı. onların, zaten kıt olan kaynakları yanlış kullanması yüzünden kriegsmarine daha baştan tayin edici bir etkinliğe ulaşma şansını yitirdi. bu yanlışlar şöyle sıralanabilir:

    1) almanya'nın ingiltere ile olası bir savaşında, ingiliz ticaret yollarını kesmenin tek gerçekçi strateji olduğu açıktı. birinci dünya savaşının tecrübesi de bu stratejideki en etkili silahın denizaltı olduğunu göstermişti. ancak donanmanın subayları hala su üstü savaş gemileriyle eski moda bir guerre de course yürütmenin yolunu arıyorlardı. bu taktiğin astarı yüzünden pahalıya geldiğini, verimsiz olduğunu birinci dünya savaşının tecrübeleri göstermesine karşın büyükamiral raeder ile kurmayları hala eski kafalılıkta direttiler. 1920'ler ve 30'lar boyunca hiç bir sınıflandırmaya uymayan ve hiç bir parametrede (top, zırh, hız) karşıtlarıyla başedemeyecek su üstü savaş gemilerinin yapımıyla uğraştılar. su üstü akın harekatlarına en uygun gemi olan kruvazör sınıfında almanya tam anlamıyla duvara tosladı. alman kruvazörleri dengesiz, yapısal olarak aşırı zayıf, motorları verimsiz, topları kalitesiz gemilerdi. açık denize dayanıklılıkları neredeyse sıfır olduğu için savaşta hiç bir işe yaramadılar. hafif kruvazörler amerikan veya japon filo tipi muhriplerinin kaldırdığı kadar hasarı bile kaldıramıyorladı. ağır kruvazörlerin tribünleri tam anlamıyla rezaletti, menzilleri de yetersizdi. cep zırhlıları ile onların büyütülmüş türevleri olan scharnhorst ve gneisenau ise esasen kıyı koruma gemisiyle kruvazör arasında kalmış, riske etmek için çok pahalı, etkin olmak için fazla zayıf tasarımlardı. birinci sınıf donamalarla karşılaştırılabilecek tek tasarım bismarck sınıfı muharebe gemileriydi. ancak iki adet bismarck'ın onbeşten fazla birinci sınıf muharebe gemisine sahip royal navy karşısında ne kadar başarılı olabileceğini kimse sormamıştı. hele z planı önergesi alman donanma komutanlığının gerçeklerden ne kadar uzaklaştığının üzücü bir belgesi olarak tarihe geçti. ne işe yarayacakları ve kadar etkin olacakları meçhul gemilere kartını oynamak yerine kriegsmarine komutası alman kıyılarını ve kuzey denizini kapatacak sınırlı (ve çok daha ucuz) bir kıyı savunma filosuna yönelmiş, enerjisini de denizaltılara yoğunlaştırmış olsaydı avrupa sularında savaşın gidişatı çok daha değişik olabilirdi. ne yazık ki karl dönitz gibi öngörülü subayların sesine kulaklar tıkandı ve hayaller üstün geldi.

    2)kriegsmarine komutanlığı ne savaş öncesi ne de savaş sırasında luftwaffe ile işbirliği konusuna eğildi. bu feci ihmalkarlığın suçu savaştan sonra, ölmüş olan mareşal göring'e atıldı ve kendisinin her türlü işbirliğinin önünü tıkadığı öne sürüldü. halbuki 1980'lerden sonra arşivlerden çıkan belgeler işin hiç de böyle olmadığını gösterdi. gerçekte, amiral raeder ve kurmayı hava kuvvetlerini nsdap'nin oyuncağı olarak görmüş, göring'e duydukları kişisel nefretlerini görevlerinin önüne geçirerek luftwaffe'ye karşı hasmane bir tutum almış ve hava-deniz işbirliği konusunu sümen altı etmişlerdi. özellikle 1941'de ingilizler alman istihbarat ağına sızdıktan sonra u-bot rotalarını öğrenip konvoylarını buna göre düzenleyince donanmanın "göz"ü olacak bir hava gücünün eksikliği iyice ayyuka çıktı. ancak artık çok geç olmuştu.

    3) kriegsmarine ve abwehr arasındaki işbirliği de neredeyse sıfır idi. konvoy rotaları hakkında bilgi sahibi olmak için istihbarat örgütü ile hiç bir diyaloğa girişilmemiş, hedef bulma işi şansa bırakılmıştı. birinci dünya savaşında dünyanın her yerindeki ajanlarını ve alman diasporasını akıncı gemilerine tarafsız devletlerden yardım sağlayacak biçimde örgütleyebilen işbirliğiyle karşılaştırılınca yüksek komutadaki basiretsizliğin boyutu daha iyi anlaşılabilir. enigma'nın deşifre edildiğini ise donanma savaşın sonuna kadar bile anlayamadı.

    peki, üst komutası bu denli acınacak bir performans sergileyen kriegsmarine'nin tüm düşmanlarına parmak ısırtan bir etkinlik sergilemesi nasıl mümkün olabildi ? bu sorunun cevabı karl dönitz'in kişiliğinde örnekleşen realist, profesyonel ve adanmış subaylarda yatmaktadır. bir yandan üstlerinin basiretsizliğiyle mücadele verirken öte yandan da ellerindeki kısıtlı güçleri mümkün olabilecek en yetkin şekilde eğitip donatan, stratejik açmazlarına yaratıcı açılımlar getiren bu subaylar sayesinde kriegsmarine fiziki varlığını kat be kat aşabilen bir performans sergiledi. aslında kriegsmarine'i en iyi şekilde bir poker oyuncusuna benzetebiliriz. ortaya sürecek antesi çok azdır ancak ustaca blöflerle bu zayıflığını rakibine hiç hissettirmemiş, eline geçen az sayıdaki iyi kartları da uygun yerlerde kullanarak kendini olduğundan daha güçlü göstermeyi başarmıştır. gerçekten de bismarck trajedisinden sonra norveç'e konuşlanan su üstü filosu fleet in being stratejisini benimseyerek ve teknik zayıflıklarını başarıyla örterek royal navy'nin büyük kısmını savaşın son aylarına kadar avrupa sularında bağlamayı başarmıştır. yine bu sıralarda ilerleyen bolşevik sürülerinin önünde savunmasız kalan dört buçuk milyonu aşkın sivil ve asker almanı reich topraklarına tahliye ederek olası bir soykırımı da engellemiştir. tüm hatalarına rağmen kriegsmarine benzersiz profesyonelliği ve acı sona dek kaybetmediği esprit de corps ile adını tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırmıştır.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap