5 entry daha
  • dîvânu lugâti't-türk'ün nasıl bir emekle gün yüzüne çıkarıldığını ve basıldığını vaktiyle yeni sabah gazetesinde kaleme aldığı yazılar ile anlatmış, kilis vakfı yıllar sonra o yazıları ve anılarını kitaplaştırmış. lakin anıları (anılar ve insanlar) sahaflarda bile yok, "bir kitabın hikâyesi" ise nadiratta var ama tabii yüksek bir rakamla. bu manzara karşısında okura düşen ise, bütçesini hangi meraka-kitaba yetiştireceğini bilememek oluyor!

    neyse ki dursun gürlek hoca "ayaklı kütüphâneler"de o yazılarının bir kısmına yer vermişti de merakım biraz olsun hafiflemişti. rıfat bilge, o kısacık yazıda bile lugatın muhafazasını ve üstlendiği görevin mesuliyetini nasıl hassasiyetle anlatıyor, takdir etmemek mümkün değil! lakin çalışmaları sırasında işini yanlış anlamalarla zorlaştıran şükrü bey'in kaba ve kırıcı tavrı okurken bile ağır geldi bana, adamcağız gerçekten iyi sabretmiş, muhatabına da kalp kırıp kul hakkına girmek kalmış!

    kültüre ve kültür insanlarına bürokrasinin puslu ve kibirli penceresinden bakan insanlar her devirde varmış ve olmaya da devam edecekler ne yazık ki.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap