9 entry daha
  • kağnının kamyonu nasıl yendiğini anlatan kitap..okudukça, milli mücadele yıllarımıza dair bilmediğim ne çok şey olduğunu farkettiğim, beni utandırmış kitap..

    o zamanlar cephanemiz olmadığını bilirdim de, gerçekten bu kadar acınacak durumda olduğumuzu bilmezdim.. istanbul'da, ingilizler ve fransızlarca çok sıkı korunan mühimmat depolarından cephane kaçıranların, cephede savaşan askerler kadar büyük kahramanlar olduklarını hiç düşünmemiştim.binbir zorlukla istanbul'dan çok büyük miktarda cephane kaçırıp ihbar edilen rüsumat iv adlı geminin macerasını hiç duymamıştım. peşine düşen yunan savaş gemilerinden kurtulmak için ordu limanına sığınan, cephanesi halk tarafından indirildikten sonra düşmana yakalanmamak için kinistin valfı açılarak batmış izlenimi verilen, daha sonra suyu boşaltılarak tekrar yüzdürülen bu geminin kaptanı ve tayfasının bu benzersiz hikayesi neden yazmaz hiçbir yerde?

    ordunun fakir olduğunu bilirdim de, halktan toplanan çarıklara, çoraplara muhtaç olacak kadar fakir olduğunu bilmezdim..esir alınan yunan askerlerinin ayağındaki gıcır gıcır botlara bakınca içi giden, tabanı erimiş çarıklarıyla canla başla savaşan askerleri düşündükçe içim acıyor, gözlerim doluyor.

    vahdettin'in ne kadar büyük bir hain olduğunu zaten bilirdim.padişah olarak, halife olarak kalabilmek için nasıl yalakalıklar yaptığını, cephanemizi denize döktürdüğünü, mustafa kemal için idam emri verdiğini, uçaklarla "işgalcilere direnenler, padişahtan izinsiz savaşanlar kafirdir ve öldürülmelidir" şeklinde fetvalar dağıttığını biliyordum.ama ingilizlere "alın boğazları, sizin olsun. yeter ki ben burada kalayım" diyebilecek kadar onursuz olduğunu tasavvur bile edemezdim.

    refik halit karay'ın da ingilizci olduğunu, türk mücadelesini küçümsediğini biliyordum.ama "patlıcan meselesi" başlığı altında "patlıcan meselesi deyip de geçmeyiniz.göreceksiniz ki başlığı dolu, lakin içi kof birçok yüksek meselelerden, bu mesele daha ehemmiyetli, daha ciddi ve daha hayatidir" şeklinde yazılar yazacak kadar küstah ve onursuz olduğunu bilmiyordum.

    içimizden vahdettin ve damat ferit kadar büyük hainlerin çıktığını bilirdim, ama tam aksine, cepheye gitmek için hastaneden kaçan çocuk yaşta sayılacak gençlerin varlığını bilmiyordum..cephanenin yanı sıra orduya erzak taşıyan kadın ve çocukların, tüm uyarılara karşın savaş esnasında cepheye girip askere su, ayran, yiyecek getirdiğini, bu kadar cesur olduklarını bilmiyordum..

    hadi ordumuz fakir, halk fakir...ama diplomatlarımızın yabancı devlet adamlarıyla görüşürken aynı jaketatayı sırayla giyecek kadar fakir olduğunu bilmiyordum.. koskoca başkumandanın akşam yemeklerinde peynir, zeytin yediğini bilmiyordum..

    mustafa kemal'in bir kaburga kemiğinin kırıldığını, doktorun "eğer hareket ederseniz ölürsünüz" uyarısına rağmen cepheye gittğini de bilmiyordum..

    ordumuzun yanısıra, düşmanla savaşmak için pek çok irili ufaklı çete olduğunu biliyordum.ama içlerinde yunanlıları tepeleyip duran, kadınlardan oluşmuş bir çetenin varlığını hiç duymamıştım..

    ayrıntı olarak görülse bile, aslında çok önemli olan, daha bilmediğim pek çok şey varmış savaşımıza dair.."atatürk 19 mayıs 1919'da samsun'a çıktı.büyük taarruz sonucu ordumuz düşmanı izmir'de denize döktü" gibi basit cümlelerle tarihimizi öğrenen(!) ortaokullu, liseli gençlere kesinlikle ders kitabı niyetine okutulmalı bu kitap.
209 entry daha
hesabın var mı? giriş yap