8 entry daha
  • bilimde iki tip teori vardır. birincisi mikroskopik teoriler ikincisi fenomenolojik teoriler (ikincisini ağzında bisküvi varken söyleyebilene aşkolsun).

    birincisi sistemin yapı taşlarından başlayarak yukarı tırmanır. misal eğer psikolojiciler akıllı olsaydı ve diyebilseydi ki "arkadaşım beyinde neron hücreleri var, buradan madde giriyor, şuradan elektrik çıkıyor dolayısıyla sen böyle akıl fikir yürütüyorsun, sen şöyle düşünüyorsun" işte bu mikroskopik bir teori olurdu. dadından yinmezdi.

    halbuki sistem bunu yapabilmek için müsait değil. anasının amı gibi. o noktada öyle bir yapıtaşı uydurup öyle varsayımlar sallıyoruz ki deneysel verileri hiç olmazsa öyle açıklayalım. "efendim süperego alttan tazzik yapar, bilmemne kompleksi üstten iter dolayısıyla bizler böyle davranırız" diyen bir kişi fenomenolojik teorilerin adamı olmuş demektir. bu tip teorilerle alttan yukarı tırmanmaz, yukarıdan başlayıp alttaki yapı taşlarına varırız. misal yarın birgün adamımız der ki "süperego tazziki yalanmış meğer. on tane tontoroton yan yana geldiğinde süperego-imişçesine davranıyormuş bazen".

    fenomenolojiyi hakir görüyorum gibi zannedilmesin. haşa. diğerinden çok severim. alabildiğine sallamak zevkli. çözmeye uğraştığın şey daha karmaşık. aksiyon daha fazla. bir de akıllı olmak lazım: mikroskopik teoriler biraz bilek gücüyle işliyor. oturup tane tane atom sayıyorsun.

    betonarme bina da daha sağlam mesela, ama güzel değil.
    barış ve kardeşlik rüzgarları essin bir de.
80 entry daha
hesabın var mı? giriş yap