4 entry daha
  • yazarin soylediklerini anliyorum. katildigim noktalar kesinlikle olsa da bazi acilardan uygulanabilir ve gerceklestirilebilir degil.

    daha sonra uzun uzun yazacagim ama, su belgeseli (the gender equality paradox) birakmak istiyorum. ingilizce altyazisi var. kisaca anlatmam gerekirse, norvec gibi cinsiyet esitliginin buyuk oranda saglanmis oldugu ulkede hemsirelerin cogunun kadin, muhendislerin cogunun ise erkek oldugu ortaya cikmis. izleyin.

    ekleme: bir yazar cinsiyetlerden neden bu kadar rahatsiz olunduguna iliskin bir seyler yazmis. elestirisine katiliyorum. biyolojik cinsiyetlerden neden rahatsiz olunduguna ben de anlam veremiyorum. asil sorun biyolojik cinsiyetlere atfedilen anlam ve degerlerde ve biyolojik cinsiyetlerle iliskilendirilen cinsiyet rollerinde. biyolojik olarak esit degiliz. kadin cinsi ile erkek cinsi biyolojik olarak esit degil. buyuk oranda ayni genleri paylasiyor olsak da cinsiyet fark etmeksizin insanlar arasinda biyolojik farkliliklar var ve farkliliklar olmasinda sorun yok. sorun, denk gorulmemekte ve yasama ayni noktada baslayamamakta. sorun, hakkaniyet ve firsat esitligi/esitsizligi sorunu (orta ve ust sosyoekonomik duzeyden bireylerin toplumsal cinsiyet acisindan cok daha esitlikci bir tutum sergilemelerini de buna ornek olarak gosterebiliriz).

    biyolojik cinsiyetlerimiz arasinda akiskanlik saglayamayiz ama, onlara atfedilen anlamlari ve degerleri degistirerek ya da kaldirarak toplumsal cinsiyet algisini degistirebiliriz. yukarida baglantisini verdigim belgesele goz atmadiysaniz biraz soz edeyim. toplumsal cinsiyet acisindan buyuk oranda esitlik, denklik ya da her nasil ifade etmek istiyorsaniz, saglamis norvec'te hemsirelerin cogunun kadin, muhendislerinin cogunun da erkek olmasi, insanlarin yasam mucadelesi vermek zorunda olmadiklarinda biyolojik egilimlerine gore secim yapmalarinin bir sonucu olarak degerlendiriliyor. demek ki hemsireler de iyi kazaniyorlar ve iyi sartlarda calisiyorlar. daha az gelismis ya da gelismekte toplumlarda ise kadinlar hayatta kalmak icin mucadele etmek zorunda olduklarindan, kendilerine en kolay ve hizli bicimde maddi guc saglayacak mesleklere yoneliyorlar. yani suradaki kaynak bunu toplumsal cinsiyet esitligiyle aciklamis olsa da, turkiye'de son yillarda muhendislik tercih eden kadin sayisindaki artisi toplumsal cinsiyet esitliginin saglanmasiyla degil, kadinlarin is bulma kaygisiyla aciklayabiliriz. muhendislik erkek meslegi degil, tamam. oyle gorulmesine de gerek yok; ama cinsiyetler acisindan esitlik saglandiginda ortaya cikan tabloya gore erkekler daha fazla yonelirken kadinlar o kadar da fazla yonelmiyorlar. bunda ne gibi bir sakinca oldugunu anlayamiyorum. muhendisligi hemsirelikten ustun goruyorsaniz ya da yuceltiyorsaniz o sizin sorununuz.

    biyolojik cinsiyetlerimiz yokmus gibi davranmak anlamsiz. yeter ki bir taraf yuceltilirken oteki taraf bastirilmasin. herkes nasil istiyorsa oyle yasasin.

    bu soylediklerim disinda da yazarin getirdigi elestirilere katiliyorum. onerilenler uygulanabilse toplum cok guzel ve huzurlu bir hale gelirdi.
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap