304 entry daha
  • hani orgazmdan daha zevkli anlar diye bir başlık varya sözlükte değerli suserlar; ben ömrümde orgazmdan daha zevkli tek anı o gece yaşadım.

    durun hele fenerliler vurmayın. amacımız kimseyi kırmak değildir. maksat muhabbet olsun, bir anımızı anlatalım.
    ...
    kendi hâlinde çok fanatik olmayan bir trabzonspor taraftarıyım. ağa yalan yok bu fener denen takımdan da bir türlü hazedemedim. onlar da bizden pek hazetmez malûm. ama eşeğin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş ya; en iyi üç arkadaşımın üçü de fenerli. hatta bir tanesi trabzonlu olmasına rağmen, tüm ailesi trabzonspor'u tutmasına rağmen fenerli. nasıl bir üretim hatasıysa artık...

    neyse efendim, o sezon her ne kadar ts için iyi geçmemiş olsa da son maçtan 2 hafta önce türkiye kupası finalinde fb'yi yenerek en azından müzesine bir kupa götürmüştü. hatta ts kupayı alınca birçok futbolsever "he bak fb ts'ye kupayı bıraktı, son maç kadıköy'de de ts yatacak fener'e" yorumları yapmıştı o zamanlar. *

    neyse; şimdi sizi 20 aralık 2009 tarihindeki ts-fb maçına götürüyorum. avni aker'deki maça gidebilmek için uçak bileti almış, fb'li üç arkadaşa "oğlum size nasıl koyduğumuzu izlemeye gideceğim. göreceksiniz oğlum. mikerler, mokarlar" gibi gereksiz mesajlar atarak tahrikte bulunmuş, daha sonra da biraz mal olduğum için uçağı kaçırıp maça gidememiş ve 0-1 yenildiğimiz maçı üç fb'li arkadaşla beraber izleyip popo olmuştum.

    ama yani öyle böyle bir popo olmak değildi. bildiğin rezaletti. çünkü maçtan önce elemanlarla iddiaya girip; "eğer fb bizi avni aker'de yensin fb forması giyer mahallede dolaşırım. siz de fotoğraf çekersiniz." demiştim. hem de onlar "tamam o zaman biz de fb yenilirse ts forması giyeriz." gibi bir karşılık vermemesine rağmen. * *

    sağolsun bizim takım yine bulunduğum yeri hayal kırıklıklarının başkentine çevirmişti. maçın bitiminin ardından arkadaşın fb formasını giymemle birlikte sevgilisiyle magazincilere yakalanan pop yıldızı gibi üzerimde flaşlar patlamış, o günün revaçta sosyal medyası facebook'da paylaşımlar yapılmış, konu komşu, akrabaya rezil rüsva edilmiştim. *

    trabzon'da asgarî ücretle çalışmasına rağmen hiçbir ts maçını kaçırmayan dayım arayıp rencide edici laflar ediyor, babam böyle bir evlat yetiştirmenin utancıyla hüzünlere gark oluyor, bense yapmış olduğum hatanın azabıyla facebook'ta fotoğrafımın altına akrabalar tarafından yazılan rencide edici yorumları okuyordum. ama tabi yapacak birşey yoktu, çekecek çilem vardı ve çekiyordum.

    sonra günler günleri haftalar haftaları kovaladı ve türkiye kupası finalinde fb ile karşılaşmıştık. ben tâbi uysal sessiz bir kediydim, hiçbir iddiam yoktu. " kupasının da allah cezasını versin maçının da" modundaydım. arkadaşlardan biri "oğlum maçı dördümüz bizim yazlıkta izleyeceğiz haa. " deyince mazlum mazlum "oluy abi" dedim. başka birşey diyemezdim zaten.

    bu arada fb'li üç arkadaşta muhteşem bir özgüvenle iddiaya girmek istiyor, kendi aralarında, "bu sefer yenersek anırsın moruk" " anırma ne oğlum ts forması giysin biz de sırtına binelim, ben eşeğim diye bağırsın" "yok lan yok hamsiyim desin" " yok öyle olmaz domaltalım şaapalım haha ha." " giriyon mu lan iddiaya, söz fb yenilirse de biz ts forması giyip anıracağız hahaha." gibi seviyesiz cümleler kurarak alay ediyordu. ben de kendi çapımda bu tahrikleri sinkaflı cümlelerle geçiştiriyor "neden tanrım neden" diyerek isyanımı dile getiriyordum. vasiyetimin galizliğini anlatacak tek bir kelime dahi yoktu.

    sonuç olarak iddiaya girmeye neticem yememişti. bizim ts de fb'yi 3-1 yenerek kupayı kazanmıştı.

    kupayı kazanmıştı ama bananeydi. düğün geçtikten sonra gelen kınayı ne yapayımdı. zaten ne ben kupayı aldığımıza doğru düzgün sevinebilmiş ne de arkadaşlar kupayı kaybettikleri için üzülmüştü. onlar nasılsa iki hafta sonra kadıköy'de bize koyup şampiyon olacaklardı.

    onlar üzülmedikten sonra ne anlamı vardı ki kupayı kazanmanın. adalet istiyordum, acı çekmelerini istiyordum, hayır hayır adalet değil intikam istiyordum don carleone. canı yanan kimse adalet istemezdi çünkü.

    sanki ts kupayı kaybetmiş gibi hala hamsi esprileri havada uçuşuyordu. "oğlum bak yavşaklık yapmayacaksın şampiyonluk maçımızı da burda izleyeceğiz ha, öyle kaçmak yok. işini gücünü ayarla. " vb. cümleler kuruyorlardı hala. neyse uzatmayalım ben de "okey" dedim ve 16 mayıs akşamı da tekrar fb'nin şampiyonluk maçını izlemek üzere yazlıkta toplandık.

    maç başlamadan önce kafa açmaya başlamıştı zaten elemanlar. hiçbir şekilde kaybetme ihtimalleri yoktu sanki. inanılmaz bir özgüven patlaması yaşıyorlardı. cümleler hep şu şekildeydi;

    "oğlum şampiyon olmak bir yana da bunlara koyup şampiyon olmak çok tatlı olucak bee."

    "allah'ın hamsileri yaa, siz kaçıncısınız lan, kümeye falan düşmeyin haa, seneye de koyalım."

    "bırak düşsünler moruk, biraz gelişip öyle çıksınlar karşımıza haha ha"

    2-3 saat sonra başlarına geleceklerden habersiz şekilde yukarıdaki gibi birçok cümle kurarak eğleniyorlardı. ben de kendim de gram inanmadığım halde "denizli'den gol haberi muhabbeti olmasın hacılar, ne olur ne olmaz bak!" demiş bulundum. ve "hasstır lan hamsi çok beklersin" cevabını aldım. veee içlerinden biri
    * benim yaptığım ve o zamana kadar acısını da çektiğim hataya düştü. aşırı özgüven patlamasıyla "lan hamsi biz bu akşam şampiyonluğu kaybedelim, elindeki şişeyi götüme sokar anırırım aq sen ne diyon la" deme gafletinde bulundu. *

    neyse efendim, maç başladı fener saldırıyor, daha dakika 10-15 olmadı guiza kazması golü attı. tâbi bir sevinçler hareketler falan bizimkilerde; ben de odada duramadım, sigara içmeye çıkıyorum dedim çıktım. hatta"yook olmaz öyle izleyeceksin" diyerek odada tutmaya da çalıştılardı.

    10 dakika sonra * burak yılmaz 100 kere denese atamayacağı bir gol attı skoru eşitledi.

    fakat bizimkilerde gram tereddüt yok. çünkü fb iyi bastırıyordu. ama apiah denen adam * çoğu pozisyonu piç ediyordu. şaka maka dakika 80 oldu, bursa'da bursa 2 0 önde... bizimkiler tutuşmaya başladı. ben tâbi kendimi en kötüye hazırlayarak kimseye bulaşmıyorum. çünkü atar fb son dakikada yaa biliyorum. olamaz yani ts bana bu mutluluğu yaşatmaz diyorum... bir yandan da yerdeki şişeye bakıyorum... ah ulan nihat şunu senin götüne sokmak vardı bee. diye hayıflanıyorum. *

    veeee o bitmek bilmeyen maç sona eriyor bizimkiler per perişan, ağladı ağlayacaklar. şampiyonluk gitti ayrı olay o statta ki yanlış anons olayı ayrı olay.

    oturmuş şampiyon oldu zannedip sevinen timsah yürüyüşü yapan taraftarlarını seyrediyordu bizimkiler.

    la gardaş böyle bir zevk olur mu yaa... gram acıma falan yok; elime şişeyi alıp ayağa kalktım. "üçünüzü de karım yapıcam oğlum karım. anır ulan, al ulan şişeyi. düzgün durun fotoğraf çekeceğim lan." gibi hatta daha da sinkaflı cümlelerle intikamımı bir güzel alıyordum. askerden gelmiş gibi var gücümle dalga geçecek veri bulmaya çalışıyordum.

    facebook paylaşımları, internetteki geyikler falan ne varsa vuruyordum ibnelerin yüzlerine... en ufak seslerini bile çıkartamıyorlardı. hayatımın en güzel günlerinden biriydi. bana o günü yaşattığı için tüm fenerbahçeli oyunculara teşekkürlerimi sunuyorum.

    `kamu spotu:taraftarlık sizi sadece maça götürür,:dostluk` ise her yere.

    lan nihat şişe olayı olmadı bari anır lan. *
66 entry daha
hesabın var mı? giriş yap