186 entry daha
  • başkent santiago'dan sonra, önemli bir sayfiye kenti olan valparaiso'ya geçtim. `büyük (pasifik) okyanus`'un kıyısına kurulu olan bu şehir, her ne kadar tropikal bölgede olsa da epey serin bir iklime sahip. büyük humbolt soğuk su akıntısı, santiago'ya sadece bir saat uzaklıkta olan şehri serinletiyor. başkentte yanarken burada üşüyorsunuz. bu yüzden denize giremedim ama denize giremeseniz de oldukça keyifli vakit geçirebileceğiniz bir yer valparaiso. 1990 yılından beridir meclis bu şehirde, dolayısıyla ülke yönetiminde de önemli bir yere sahip.

    daha önce de bahsettiğim gibi ünlü şair pablo neruda'nın üç evi var. bir tanesi de bu şehirde. biraz tepelik bir yerde kurulu olan evi gezmek çok pahalı değil. valparaiso genel olarak tepelerden oluşuyor. bu da gezmeyi biraz zorlaştırıyor açıkçası. oldukça dik olan tepelerde sokaklar çok dar olduğu için bir iki kez ezilme tehlikesi yaşadım, dikkatli olmakta fayda var. yine bu tepelerin arasında sık sık yolunuzu kaybedebilirsiniz çünkü evler kimi zaman görüşü kapattığı için kerteriz alacak bir noktanız kalmayabiliyor. kimi mahallelerin tehlikeli olduğu yönünde uyarıldığım için gezdiğim alanı tarihi merkezle sınırladım. tabii bu tepelerin sunduğu manzaralar oldukça eşşiz, yine de bir istanbul değil.

    tarihi merkezde şairin evini, meclis binasını, bahriye okulunu ve gayet süslü kiliseleri gezip görebilirsiniz ama deniz daha çok sivil yahut askeri limanlara ve tersanelere ayrıldığı için denize girmek yahut sahilin tadını çıkarmak için minibüsle 25 dakikalık mesafede olan vina del mar şehrine gidebilirsiniz. aslında vina del mar, valparaiso'nun bir parçası sayılabilir ama kamu idaresi bizdeki gibi olmadığı için ayrı bir şehir sayılıyor (en azından ben öyle anladım). sanatçıların da favori mekanı olan bu küçük şehirde denize girmek biraz cesaret işi. hem okyanus çok dalgalı hem de epey soğuk oluyor. ben yazın ortasında gitmeme rağmen bu iki nedenden ötürü cesaret edip giremedim.

    valparaiso'da toplam 4 gün kaldıktan sonra, santiago'dan uçakla calama'ya, buradan da taksi ile 10 dolara san pedro de atacama şehrine geçtim. hemen söylemeliyim ki şili'de ulaşım çok pahalı sayılmaz. şehirlerarası otobüs fiyatlarını bilmiyorum ama iç hatlar uçak tarifeleri gayet ucuz. şehiriçi ulaşım da epey ucuz diyebilirim. calama'dan san pedro de atacama'ya bir saatlik gece yolculuğu için taksiye sadece 10 dolar verdim. işin püf noktası pazarlık etmek. taksici 20 dolardan açtı kapıyı, yarı fiyata ikna ettim.

    atacama çölü hep merak ettiğim bir yerdi zaten ve bu küçük kasabaya beş gün ayırmamın sebebi bu meraktı diyebilirim ve pişman olmadım. evlerin yapısı ve şehir biraz bizim urfa'yı andırıyor. burada küçük bir izahat yapmam gerek: ben çocukken türkiye'de en etkili olan doğa derneği tema vakfıydı ve sloganları 'türkiye çöl olmasın' idi. sayın hayrettin karaca'ya büyük saygım var ve çabalarını çok değeli buluyorum ama slogan biraz ofsayt gibi. çöl de doğanın bir parçasıdır ve inanmayacaksınız ama çöl olmasa hayat olmaz. çöller değerlidir ve oldukça güzeldir. bana öyle geliyor ki bizdeki doğa sevgisi daha çok ağaç sevgisinden ibaret (ya da aklımıza o şekilde kazınmış). halbuki doğa bir bütündür. neyse, çölleri severim ve san pedro de atacama'da beş gün boyunca çölü deneyimleyip gezdim (sonrasında aynı çölün bolivya uzantısını da gezdim ama o kısmı zaten anlattığım için tekrar değinmeyeceğim).

    ilk olarak şehrin kendisini gezdim. şehrin meydanında kerpiç bir kilise var ve bu kiliseyi kerteriz alarak şehri rahatlıkla gezebilirsiniz. kilisenin kendine has bir çekiciliği var. çok sade bir yapı ve tek katlı ama malzemesi ve bulunduğu iklim başka bir hava vermiş. kilise'den yaklaşık bir kilometre ötede bir meteor müzesi var. atacama çölü'ne çok sayıda meteor düşmüş zamanında ve araştırmacılar buldukları kimi parçaları buraya bağışlamışlar. oldukça sade bir çadırın içinde olan müzede aynı zamanda videolarla desteklenen küçük bir bilgilendirme turu da var. hepi topu 3 dolar olduğu için tavsiye ederim. ayrıca meteorların düştüğü vadiye bir tur satın alabilirsiniz (günübirlik tur 20 dolar).

    atacama çölü'nde o kadar çok gezecek yer var ki hangibirine gideceğinizi şaşırıyorsunuz. ben ay vadisi'ne (valle de la luna) gittim ve müthiş zevk aldım. daha önce bolivya'dan bahsederken değindiğim gibi buralar önceden sulak arazilermiş. ancak kıta plakalarının hareketleri neticesinde and dağları yükseldikçe su aşağıya akmış. volkanik hareketliliğin etkisi de var tabii. zaten her taraf volkanik kaya ve kayaç kaynıyor. okyanustan esen rüzgar dağları aşamadığı için yörede yağmur azalıyor ve bugünkü çöl halini alıyor. tabii kocaman bir araziden bahsediyorum. toplam büyüklüğü (arjantin'in kuzey batısı, şili'nin kuzeyi, peru'nun güneyi ve bolivya'nın güney batısı) türkiye kadar olan bir bölge. onca su buhar olunca ve volkanik hareketlilik zirve yapınca tuzlanma oluyor ve bugünkü tuz düzlükleri ortaya çıkıyor. atacama'daki tuz kayaçları beyaz olmadığı için (daha doğrusu biraz toprağa bulandığı ve tepelerde bulunduğu için) biraz daha dikkatli bakmanız lazım görmek için. ay vadisi'nde inanılmaz doğa manzaraları ile karşılaşacaksınız. en son akşama doğru günbatımını izlemek için bir tırmanış imkanı var. rehberinize fazladan 15 dakika beklemesini söyleyip, tırmandığınız tepenin her iki tarafını da seyredebilirsiniz. yalnız dikkatli olun zira her taraf uçurum.

    atacama çölü'nde muhakkak tavsiye edebileceğim bir başka aktivite ise gayzerler. el tatio gayserleri şehirden biraz uzakta. tırmanış daha uzun. unutmayın, buralar hep çöl, dolayısıyla her daim su taşımalısınız. günlük en az iki litre su bulundurun yanınızda (ideal olanı üç litre ama iki litre bünyenize bağlı olarak sizi idare edecektir). üç günlük bir tura katılıyorsanız yanınıza en az altı (6) litre su alın. ayrıca bu bölge yüksek bir rakıma sahip. san pedro de atacama şehri 2 bin beşyüz metrede. çok zorlamıyor insanı ama gideceğiniz bazı yerler 3 bin metreyi geçecektir. hele hele bolivya'ya buradan karayolu ile geçecekseniz yer yer 4 bin beşyüz metrede geceleyeceksiniz demektir (gün içerisinde 5 bin metreleri de göreceksiniz kısa süreliğine de olsa). dolayısı ile hazırlıklı olmak şart. güneşten korunmak için şapka ve gözlük, güneş kremi, gece soğuktan korunmak için kazak, yelek, bere, eldiven, iyi bir yürüyüş deneyimi için bir spor ayakkabı ve su en basit ihtiyaçlar.

    şimdilik bu kadar, sırada peru var!.. gidiniz geziniz efenim!.. iyi yolculuklar...
164 entry daha
hesabın var mı? giriş yap