1 entry daha
  • 70'lerin soğuk, melankolik atmosferi, banka soygunları, muhbirlik ve boka batmış bir suçlunun hapse girmeme çabaları... yavaş temposuna dayanılırsa -ki soygun sahneleri o zamanlarda çekilen filmlere göre bile yavaş tempolu- keyifli ve kaliteli bir film. soygun sahnelerinde detaylı planlar yok, muazzam bir gerilim yok, hatta sahneler çok uzatılmıyor bile. gene de keyifli bir film. avrupa sineması etkisi de kendisini fazlasıyla belli ediyor. en sevdiğim tarafı femme fatale/fettan bir kadına yer verilmemesi. öykü sadece erkekler arasında geçiyor. silah satıcısı, hapse girmeye hazırlanan (daha ziyade girmemeye çalışan) bir suçlu ve soyguncularla hepsinin peşindeki acımasız polis arasında geçiyor olaylar. eski hollywood'un büyük oyuncularından robert mitchum karakterinin hakkını tabii ki her anında verip izleyiciye bu suçluyu umursatmayı başarıyor -ki mitchum gibi bir usta için zor bir şey değil tabii-. neticede peter yates'in başarılı soygun filmlerinden. wes anderson'ın da favori filmlerindenmiş.

    spoiler

    yalnız filmdeki polis de acımasız çıktı. merkezdeki eddie coyle 2 yıllığına da olsa hapse girmek istemiyor. bunun için kalkıp bir silah satıcısını ele veriyor ama polisin istekleri bitmiyor. karşılığındaysa eddie'nin eline bir şey geçmiyor. halbuki polisle görüşüp kendini kurtarmaya çalışacağına hapse girse canından olmayacaktı. bu arada finalde eddie'nin bir heroluk yapıp ölümden kurtulmasını beklemedim değil. film 50'lerde çekilmiş olsa eddie ölmez, son dakikada ölümden kurtulurdu ama dönem 70'ler. artık hollywood, avrupa realizminin izinde. dolayısıyla eddie finalde can veriyor. işin ilginci katili finalde muhbir çıkıyor. filmin isminde geçen "friends" de pek manidar. eddie'nin ölümü arkadaşlarının elinden oluyor, halbuki henüz arkadaşlarını ele vermemişti. böyle yazında aklıma melville geldi. film, melville'in yapımlarını da hatırlatıyor.

    spoiler
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap