748 entry daha
  • önce şunu bırakayım:

    bilip bilmeden boş boş konuşmadan önce; (bkz: #74144372)

    türkiye'de eğitim kalitesi, sistem, eğitimcilerin durumları... defalarca konuşuldu, yazıldı, çizildi. bu başlıkta da sıkça görebileceğiniz şekilde bilen de bişey söyledi, bilmeyen de. 1 yılı üniversite, 2 yılı idarecilik olmak üzere 10 yılını devirmiş bir öğretmen olarak ben de naçizane görüşümü sunmak istiyorum.

    eğitimle ilgili açılmış olan yüzlerce başlık, binlerce entry mevcut. öğretmen olan ya da olmayan birçok kişi şurda şurda ve şurda sorunlar var diyerek değişik kombinasyonlarla şikayetini dile getirmiş. ama sanırım herkes şu konuda hemfikir: okullarımızda uygulanan disiplin yetersiz.

    burada disiplinden kastım sadece "saygısız öğrenciyi çarmıha gerelim, kavga çıkaranı askere gönderelim" değil. çocuklarda genel bi "benim burda ne işim var abi yea" umursamazlığı var. işin kötüsü onların bulunduğu yerden bakınca haklılar.

    birkaç örnekle konuyu açalım. mesela siz öğrenci olsanız;

    - hiç ödev yapmadığınızda bunun bi yaptırımı olmayacağını bilseniz o ödevi yapar mısınız?

    - hiç ders çalışmasanız bile hem dersten hem sınıftan geçeceğinizi bilseniz akşam eve gelince konu tekrarı yapar mıydınız?

    - hiç soru bankası bitirmeseniz hatta başlamasanız bile iyi kötü bi üniversiteye gideceğinizi bilseniz gece 1'lere kadar soru çözer miydiniz?

    hatta bi soru da kendimize yani büyüklere uyarlayalım
    - ucunda hiçbir para cezası olmadığını bilseniz trafikte kırmızı ışıkta yine bekler miydiniz?

    işte entry'ye başlarken kastettiğim disiplinler bunlardı. peki bunları çocuklara nasıl kazandırırız? benim önerim şu: ölçme değerlendirmeyi öğretmenden tamamıyla almak. bunu yapmak yukarıda yazdıklarımın dışında eğitimdeki diğer birçok derde de çare olacaktır. gözünüzde canlandırın:

    - ortaöğretim başarı puanı kaldırılmış. yazılılar yine yapılıyor ama tamamen temsili. veli çocuğunun durumunu görsün bilsin diye. yazılıdan alınan puanların hiçbirşeye etkisi yok.

    - her yılın sonunda ygs tarzı tek bir sınav yapılıyor. sınıf geçme kalmayı ve üniversitelere girişi bu sınav belirliyor.

    a) sınıf geçme için;
    bilen bilir ygs'de 0 net 100 puana denktir. bu sınavlardan 100-140 arası alan arkadaşlar sınıf tekrarına kalıyor. 2 kez sınıfta kalan yaygın eğitime yönlendiriliyor.

    b) üniversitelere giriş için; bu sınavlardan alınan puanların (lise1x%10) + (lise2x%20) + (lise3x%30) + (lise4x%40) şeklinde hesaplamasını yapıp çocuğumuzu üniversiteye gönderiyoruz. bunu yaptığımızda hem çocukları sürekli dinamik tutmuş oluyoruz hem de "bütün hayatları 2 saatlik sınava bağlı" goygoyu sona ermiş oluyor.

    - öğretmenin üstündeki yük büyük miktarda azalıyor. çünkü çocukların ya da velilerinin artık öğretmenden puan istemesi gibi bir durum yok. dersten ya da sınıftan geçmeleri tamamen sene sonundaki merkezi sınava bağlı

    - okumak istemeyen çocuklar (2gündür konuşulan çorlu vakasındaki gibi) kendiliğinden ve sorunsuz bir şekilde sistem dışına çıkarılıyor. böylelikle öğretmenimiz sadece gerçek öğrencilerle muhatap olduğu için stres düzeyi azalıyor, daha verimli ve daha istekli hale geliyor. ayrıca diğer arkadaş da kendine yeni bir yol çizmek için boşu boşuna zaman kaybetmemiş oluyor.

    - çocuklar sadece içinde bulundukları yılın konularından sınava girecekleri için üzerlerinde bi baskı oluşmuyor. çünkü sorular yılların birikmişi değil birkaç ay önce anlatılmış konulardan oluşuyor.

    hatalı olabilir, eksik veya tümüyle yanlış da olabilir. sadece bir görüştür. ama bana göre birçok problemi aynı anda ve hızlıca çözmek için ölçme değerlendirme öğretmenden alınmalıdır.

    'akıl akıldan üstündür editi': ben bu sistemi ciddi ciddi 132 öğretmenli bi okulun konferans salonunda -başka bişey için toplanmıştık, bitince mevzuya dalarak- tartışmaya açtım, varsa yanlış ya da eksik buldukları yerleri düzeltip vatsapptan yazmalarını rica ettim. evirdik çevirdik en son hali şöyle oldu;

    öncelikle şunu belirteyim bu fikir tamamen lise düzeyi için düşünüldü. ortaokulla ilkokulla ilgisi yok.

    bilindiği üzere çoğu okulda çoğu dersten dönem başına 2 yazılı sınav yapılır. eğer ekstrem bi durum yoksa sınav başına da 10 klasik soru sorulur. yani her dersten dönem başına 20 soru soruluyor.

    biz bu 20 soru sayısını 15e düşürüp ana branş derslerimiz olan matematik, fizik, kimya, biyoloji, edebiyat, tarih, coğrafya, felsefeden 'her dönemin sonunda' toplam 120 soruluk tek sınav yapalım dediler. bunu da benim yukarıda yaptığım sistemle birleştirdiler. sınıf geçme kalma olayı yine aynı, sadece üniversiteye yerleştirme puanı için her yıl iki sınav olacağından benim yazdığım yıllık etkiler yarıya düşürüldü. örneğin lise1x%10 demiştim, o kısım (lise1'in ilk dönem sınav puanı x %5) + (lise1'in ikinci dönem sınav puanı x %5) olarak değiştirildi. aynısını diğer yıllara da uyguladılar. bu değişikliği yapmalarına sebep olarak da "yıl sonu sınavı ağır gelebilir, böyle olursa hem yazılılardan daha az soru sormuş hem yıl sonunda yapılacak tek bir sınavdan daha fazla soru sormuş oluruz. üstelik üniversiteye yerleştirme puanı için daha hassas bir ölçme yapılmış olur" dediler.

    ufak bi ekleme yapayım: ben esasen bu sistemi yılda 3 dönem ders yaparak uygulamayı isterdim. 3 ay okul 1 ay tatil şeklinde. fakat onda ortalamalar çok küsüratlı olacaktı. o yüzden yazmadım. ama ilerde milli eğitim bakanı falan olursam öyle yapabilirim yani bilemiyorum asdghjds
120 entry daha
hesabın var mı? giriş yap