5 entry daha
  • feci şekilde underrated bir filmdir.

    çekildiği dönemi çok iyi yansıtabilmiş ender filmlerden biridir aynı zamanda. 1980-82 arasında yaşanan banker krizi ve yaşattığı toplumsal çöküşü anlatan başka bir film daha yoktur. *

    yalnızca banker krizi değil; o dönemdeki sosyal psikolojiyi ve toplumsal dönüşümü daha iyi anlamak için tekrar tekrar izlenmelidir.

    genco erkal'ın nesli tükenen şerefli devlet memurunu canlandırdığı mükemmel oyunculuğuyla ( ne şanslıyım ki kendisiyle tanışıp elini sıkma şerefine nail olmuştum ) yavuz turgul'lu şener şen fimlerini anımsatır.

    filmden aklımda kalanlar:

    --- spoiler ---

    kâmil bey'in ( genco erkal ) banker tarafından faizini alamayınca kirayı ödeyemeyip kapıya gelen apartman görevlisine zamanında bakan tarafından kendisine verilen "üstün hizmet ödülü" belgelerini vermek istemesi içler acısıdır.

    kâmil bey'in kızına kocasının neden hapse girdiğini sorduklarında cevap vermeyip kamera açısını elindeki renkli uçurtmayla kaplaması çok etkileyicidir. zaten filmde aklı başında tek kişi de kamil bey'in büyük kızıdır. kamil bey'in bankere gidebilmek için evini satmasına tepki gösteren tek kişi de odur. ama ne yazık ki sesi cılız kalmıştır.

    kamil bey'in kızının iş ve işçi bulma kurumunda iş bulması ve o dönemin işsizliğini, ekonomik istikrarsızlığı, yokluğu yansıtan kareler... hiçbir şey değişmedi.

    merdivenleri temizleyen kapıcı ile karısının kamil bey'in kızından "kocası anarşikmiş" diye bahsetmeleri de içler acısıdır. toplumsal geri kalmışlığın, cehaletin hiç değişmediğini tekrar gösterir. bu konuşmanın bu sekansta gerçekleşmesi de ayrıca düşündürücüdür.

    kâmil bey'in karısını ziyaret etmek üzere evine gelen ev hanımlarının konuşmaları devam ederken kameranın kadınları elleri üzerinde gezmesi. örgü ören, dedikodu yapan, kamil bey'in küçük kızının elbisesinin kısalığını eleştiren, kolları altınlarla kaplı kadınlar, kadınlarımız.

    insanların zenginliğe öykünmesi, pazarda meyve sebze satan küçücük çocukların bile kendi arasında mal-mülk sohbeti yapması. sürekli "mercedes" muhabbeti. kâmil bey'in hırs küpü damadının (ahmet sezerel) yolda gördüğü "mercedes"i sollamaya çalışması. dönemin toplumunun hayatta kalmak için vahşice birbirini ezmek, birbirinin üstüne çıkmak gerektiğini toplumsal bilinçaltına kazıyan küresel, devlet ve iktidar aygıtlarının dayatmalarının kısa ve öz anlatımıydı.

    kâmil bey'in evini satıp faizle geçinmeye başlayınca "bey oldum ben" diye düşünmeye başlaması, yürüyüşünün bile değişmesi. karısına bile yaklaşımının değişmesi. insanların çok paraları ve mülkleri olduğunda "sınıf atladıklarını" zannetmeleri.
    toplumun topyekûn zengin olma, kısa yoldan köşeyi dönme, voleyi vurma hayali ve sanrısı içinde olması. çok acıklı. gerçi bu zihniyet çok da değişmedi. ancak türkiye'nin (1980 darbesinin de sebebi olan) 24 ocak kararlarıyla neoliberal ekonomiye geçişiyle birlikte 1970'lerin türkiye'siyle 1980'lerin türkiye'si arasında oluşan devasa değişimi en iyi yansıtan filmlerden biri olduğu konusunda hemfikirim.

    --- spoiler ---

    sahip olduğu sinematografik ve tarihsel perspektifiyle ( özellikle yeni nesiller tarafından ) kesinlikle izlenmesi gereken türk sinemasının yüz akı filmlerinden biridir.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap