3 entry daha
  • resident evil serisine yepyeni bir hava katan, bol bol ödül alacağı kesin gözüken oyun.

    kahramanımız, resident evil 2'den tanidigimiz leon kennedy'dir. raccoon city faciasından sonra polisliği bırakmış, nasıl olmuşsa bir tür hükümet ajanı olmuştur. avrupa'da amerikan başkanının kaçırılan kızını bulmakla görevlendirilmiş, izini ufak bir ispanyol köye kadar sürmüştür. daha rastladığı ilk köylünün ona ters ters küfür edip sonra da baltayla alnını okşamaya yeltenmesi, delikanlı leon'umuzun bu köyde bir gariplik olduğunu anlamasına yetmiştir.

    resident evil 4 önceki bölümleri gibi bir survival horror oyunudur. fakat önemli bir farkı, önceki oyunlarda adım başı rastlanan puzzle'ları azaltması ve daha çok aksiyona yüklenmesidir. bakış açımızın leon'un arkasında olması, oyunu ilk third person shooterolarak değerlendirmemize sebep olabilir. fakat görüntünün leon'u iki-üç adım arkasından değil, omzunun hemen arkasından takip etmesi görüş açımızı sadece tam önümüze kısıtlayarak hedef alanımızı daraltmakta, oyunun gerilimli atmosferine büyük bir katkıda bulunmaktadır. gerek sessiz ortamlarda yürürken, gerek peşimizden koşan envayi çeşit düşmanlardan kaçarken sürekli sağa sola bakma paranoyası yaratır, lezizdir.

    standart düşmanlar tabiiki zombielerdir. fakat gene diğer oyunlardan farklı olarak, bu zombie'ler hantal, beyinsiz ölüler değil, gayet zeki, koşabilen tutabilen, çok pis ispanyolca küfür eden (- basta hijo de perra!), türlü silahlarla üstünüze yürüyen cinleri tepelerinde köylülerdir. korkunçturlar, baltalarla oraklarla üstünüze gelirler, dinamit veya molotof kokteyli atanları bile vardır. duvarlara çatılara dayanmış merdivenlerden tırmanırsınız, peşinizden tırmanırlar. "laan laan gelmeyin hüleyn!" diye anırarak merdiveni okkalı bir tekme ile devirirsiniz, kaldırıp tekrar dayarlar. bir eve kaçar kapıyı kapatırsanız, vura kıra açmakla kalmazlar, pencerelerden içeri akarlar. azimlidirler bir nevi, cephaneniz azalınca çok koşturmanız gerekir. tabii oyunun ilerisinde rastlayacağınız yaratıklar, bu köylüleri mumla aratacaktır, o ayrı.

    bol aksiyonlu bir oyundan doğal olarak bol bol silah beklenir. ilk başta leon'un el tabancası işinizi rahatlıkla görecektir. önünüze kısa sürede değişik modellerde pompalı ve dürbünlü tüfekler, el bombaları ve magnumlar çıkacak, hepsini birden taşımaya yeriniz olmadığı için sizi zorlu kararlar almaya zorlayacaklardır. türlü yerlerde karşınıza çıkan sapık paltolu tüccar bir zat "nıhehehe silah lazımmıydı abi?" diyerek, neo misali önünü açarak üzerindeki envayi çeşit silahları sunacaktır. iş sadece silahları almakla bitmeyecektir, aynı zat ayrıca silahlara para karşılığı türlü upgradelerde yapabilmektedir.

    oyunun grafikleri hakkında denilecek fazla birşey yoktur, capcom kendisini aşmış, gamecube ise "x-box'ta neymiş?" dercesine kuvvetini zorlanmadan göstermiştir (en zorlu, şafşatalı anlarda bile fps zerre düşmemiştir, adeta film izliyormuş havası verir). ses ve müziğin etkisi kusursuzdur. sessizce yürürken uzaktan gelen ispanyolca bir böğürtü ile düşmanın yaklaştığını hisseder, sağa sola panikle bakarsınız. o ana kadar olmayan veya sakince çalan müziğin tavan yapması zorla içinizi ürpertir. nasıl ki pavlov'un köpeğizil sesinde salyalar akıtmaya şartlanmışsa, kükreyen bir hızarın sesinde bir taraflarınızla üç buçuk atmaya şartlanırsınız.

    nintendo gamecube sahiplerinin elleri kanda olsa bile kaçırmamaları gereken bir oyundur re4. son çıkan haberlere göre 2005 sonunda playstation 2 içinde çıkartılacakmış, ilgilenenlere sevinçle duyurulur.
125 entry daha
hesabın var mı? giriş yap