1 entry daha
  • bu adamla yaşanmış birçok anektoddan bir tanesini de ben anlatayım:

    son sınıfta okula sürekli geç giderdim. tabii geç gidince de öğrencilerin normalde girdiği yan taraftaki ucube kapı kapanırdı. bu yüzden de okula ancak ön taraftaki kapıdan girilirdi. tabii buradan da her zaman girilmezdi. efendim nöbetçi tanış olacak, tanış olmasını bırakın bir de kapıyı açacak cesaret olacak. sonuçta hemen girişteki sağdaki kapıdan aniden müdür fırlayabilir ve de o anı yakalayabilirdi. böyle bir durumla karşılaşıldığında size klasik kahraman nutku çeker, ardından günün anlam ve önemini binayen bir konuşma yapardı. bu da genellikle geç kalma ve onun ileriki yaşantınıza sosyal ve psikolojik yönden etkileridir. tabii söylediği sözlerden okula girdiğinize girmediğinize pişman olurdunuz. ki sonrasında dışarıya atılır, yan kapının birinci tenefüste açılmasını beklerdiniz.

    efendim, olaya dönecek olursak... neyseki o gün nöbetçi tanıdık çıktı ve bana kapıyı açtı. hemen usulca mümkün olduğunca sessiz adımlarla sınıfa yürürken, üçüncü adımımı atmamla müdür kapısından göründü.

    "ulan, hapı yuttuk" diye içimden küfür ederken çok soğukkanlı bir şekilde ağzımdan şu sözler döküldü:

    -günaydın hocam! (deyip kendimden emin bir şekilde başımı hafifçe önüme eğip onu selamladım.)

    cevap:

    -günaydın.

    biraz afalladı herhalde, işte fırsat bu fırsattır oğlum sinuk. bitirici vuruşu yap:

    -iyi günler hocam.

    afallama devam etmektedir herhaldeki geç kalma olayı aklına bile gelmez:

    -iyi günler.

    ve hiç istifimi bozmadan yürüdüm. merdivenleri çıkarken hala daha arkamdan bana bakıyordu.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap