32 entry daha
  • yanına km kısaltması eklendiğinde içimi acıtan sayı.

    küçüklükten beri saatlerin, sayaçların sıfırlanma anları ilgimi çekmiştir.
    bir nevi hastalık olarak adlandırabileceğim bu durum ilkokuldayken (seksenli yıllar) babamın hediyesi casio saat ile başladı. saati koluma taktığım andan itibaren, herhangi bir anda saniye sıfırlanıyor ve dakika artıyor ise mutlu oluyordum. mutlu oluyordum ve bunun istatistiğini de tutuyordum. otuz üçüncü defa saniye sıfırlanırken yakaladım. otuz dördüncü defa saniye sıfırlanırken yakaladım vs…

    büyüdükçe farklı alanlarda bu hastalığım devam etti, babamın doğan marka otomobilinde (doksanlı yıllar) 100.000 km’ye geçiş anı, daha doğrusu kilometre göstergesinin tamamen sıfırlandığı andan anlamsız bir zevk aldım.

    sonra kendi arabam poloda 1000,10.000, 20.000,…… 100.000’e geçiş anlarını hep yakaladım(2000’li yıllar) . hiç es geçtiğim olmadı.

    2014 yılı sonunda arabamı değiştirmeye karar verdim ve 100.000 kilometreyi yeni devirmiş polo’mu sattım. büyüyen aileye paralel olarak daha büyük bir araba olan toyota corolla aldım.

    aracı teslim alırken, satış danışmanı arkadaş 1000 km’yi doldurduğumda kısa bir kontrol için uğramamı, 10.000 km’de ise bakıma gelmem gerektiğini iletti.
    polo’da da 10.000 km’de bir bakıma giderdim ama onda ilk 1.000 km’de kontrole gelinmesi gibi bir talep olmamıştı.

    neyse, bende o zaman birkaç gün içinde görüşebileceğimizi zira 1.000 km’yi çok kısa bir sürede yapacağımı belirttim. (ev:adana, iş : iskenderun- hergün adana’dan iskenderun’a geliş gidiş yapıyorum)
    aracımı teslim aldık, yeni arabanın mutluluğu ile işe gidip geliyorum.
    araba ile üçüncü günüm, sabah işime gidiyorum. akşam dönüşte 1.000 km’yi tamamlamış olacağım.

    akşam mesai sonrası adana’ya doğru yola düşüyorum, yolu yarıladığımız nokta olarak kabul ettiğimiz iskenderun/adana sapağını geçiyorum ve adana doğu gişelerine doğru yaklaşıyorum.

    gözüm bir yandan kilometrede, 993,994,995,996………….998 ve nihayet 999. 1000’e geçiş anını bekliyorum. mevsim kış, hava karanlık. bir türlü 1000 olmuyor. saniyenin yarısı kadar sürede yola bakıyorum, yarısı kadar sürede kilometreye. 1000 km’ye geçiş anını göremez isem üzülürüm diyorum kendi kendime.

    bu sırada önümde sağ şeritte giden bir tır önündeki tırı sollamak için sol sinyal ile orta şeride geçince ben de hemen sol sinyalimi verip sola geçiş yapıyor ve tırı solluyorum. sollar iken son anda far ettiğim sol şerit üzerinde yer alan bir adet tır lastiğine ise frene asılmama rağmen çarpmaktan kurtulamıyorum.

    yolda ne aradığını bilmediğim bir adet tır lastiğine çarpıp öylece kalakalıyorum. kısa sürede şoku atlattıktan sonra hemen sağa emniyet şeridine geçiyorum.

    duygular karmakarışık.

    daha üç gün önce aldığım arabanın aldığı hale mi yanayım, olayı ucuz atlatmış olduğuma mı sevineyim bilemiyorum.

    gelen çekici ile arabayı servise götürürken gözüm kilometreye takılıyor.

    1000 km yazıyor amına koyduğumun kilometresinde.

    üç gün önce teslim aldığımız yere gece yarısı bırakıyorum arabamı.

    1000 km’de kontrole geleceksiniz diyen arkadaşa tam da 1000 km’de bırakıyorum anahtarları ve bu hastalıklı alışkanlığım ile de bu kaza vasıtası ile yolları ayırıyorum.

    kaçsa kaç amına koyim, banane bu saatten sonra…
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap