6 entry daha
  • bildiğin sinemada sansürdür bu. motion picture production code olarak da anılır ve temel olarak abd'de zamanın büyük yapım şirketlerinin yapımlarını denetim altına almak için çıkarılmıştır.

    etki alanını ikinci dünya savaşı öncesi, savaş sırası ve savaş sonrası diye ayırmak mümkündür. savaş öncesi en büyük odak noktası, ayan beyan ya da konturdan ibaret olması fark etmeksizin çıplaklık da dahil cinsellik tasviri, dini ve ulusal sembollerin kullanımı, farkı ırkların birlikteliği gibi kırmızı çizgilerken, nasıl yansıtıldığına bağlı olarak diğer kısıtlamalar, uyuşturucu, suç, şiddet, suça teşvik, hatta ve hatta doğum dahil cerrahi müdahaleler falan gibi öğelerdir.

    savaş sırasında bunlara, milliyetçilik, abd'nin ne kadar muhteşem olduğu, dayanışma, dış tehdit, mutlak zafer ıvır kıvır mevzulara aykırılık gibi konular da ağırlıkla dahil olmuş.

    savaş sonrasında ise savaşta evden uzaklara giden erkeklerin yerine iş hayatına katılıp nitelikli işlerde de çalışmaya başlayan kadınların geçirdiği dönüşümün sonuçlarıyla başetmeye çalışmıştır. eve dönen erkeklerin işlerini geri istemesi ve kadınları savaş öncesi konuma, yani evcilik oynayan porselen bebekler haline dönüştürülmesi için uğraşılmıştır. ama 50'lerde bu sansür uygulaması daha belirgin bir şekilde delinmeye ve yaptırım gücünü yitirmeye başlamıştır. özellikle de yüksek mahkemenin filmlerin de anayasanın ifade özgürlüğünü koruyan maddesinin kapsamına girdiğini onaylamasıyla ufak ufak işler değişmeye başladı. 60'lardan itibaren de ufak tefek kırpmalarla filmler sansürden daha az hasarla geçmeye başladı.

    hays code için en büyük tehdit herzaman film noir'dan gelmiştir. preminger gibi doğrudan doğruya meydan okuyup sansür kurulundan geçmemesine rağmen film gösterimi yapanlardan tut, daha ince düşünerek etrafından dolananlara kadar yönetmenler sansüre rağmen yasaklanan konuları perdeye taşımışlardır. en basitinden gilda (1946) filmindeki eldivenleri çıkarma sahnesi açık açık bedenin görüldüğü soyunma sahnelerinin hemen hemen hepsinden daha etkili olmuş, üzerinden 70 yıl geçmesine rağmen unutulmamıştır. stanley donen'in indiscreet (1958) filmindeki yatak sahnesi de meşhurdur. cary grant ve ingrid bergman'ı aynı yatağa koyamayan yönetmen, onun yerine, ikisinin de eline telefonu verip ekranı ikiye bölerek görsel olarak iki oyuncuyu aynı yataktaymış gibi yan yana getirerek kuralların nasıl saçma sapan şeyler olduğunu göstermiştir.

    suçun ve şiddetin yaygın olduğu bir toplumda bu sayılanların bazılarında, özellikle de suçla ilgili olanlarda ne gariplik var denebilir ama kazın ayağı öyle değil. suçu ve suçluyu toplum dışı, aramızda barınmayan insanlarla özdeşleştirip ideal bir dünya sunarak, aslında baştan saçma sapan bir amaca hizmet ediyor. suçu sanki sadece belli insanlara özgü bir anomali olarak tanımlıyor. oysa dindar, aile babası/annesi, işe gidip gelen, vergisini veren (malumunuz abd fetişi), heteroseksüel, cumhuriyetçi/demokrat falan falan diye uzayıp giden makbul vatandaş tipi, suçlular arasında en büyük oranı oluşturur. filmlerde buna aykırı bir temsiliyet olması, toplumun eğitilmesinden çok suçu başkalarının işlediği bir eylem şeklinde algılanmasına ve bireyin kendi eylemlerini farklı değerlendirip haklı görerek, farkında olmadan suç işlemeye başlamasına neden olabilir. bunlar benim çıkarımım. alfred hitchcock'un rope filmindeki okumuş etmiş tiplerin suça ve cinayete bakış açılarında bu fark yakalanabilir mesela.

    türkiye'yi düşünelim mesela. çocuk tecavüzlerini, hırsızlığı (ki çalınan para büyükse malumunuz dolandırıcılık ya da yolsuzluk oluverir aniden), baskı ve şiddeti hangi grupların yaygın olarak yaptığını ve bunların tv ve sinema yapımlarında ne oranda temsil edildiğini düşünün. edilmiyor gibi bir şey. bu konularda senaryo var mı bilmiyorum ama olan da bütçe bulamaz, bulsa filmi/diziyi gösterecek salon/tv kanalı bulamaz, bulsa ikinci günü göremez, üstüne de halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmekten ceza alır, üstüne de bunu basın-yayın yoluyla yaptığı için cezası artırılır. sansür böyle bir şeydir. suçu ve suçluyu gizler, açığa çıkaranı suçlar.
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap