8 entry daha
  • bazen pişmanlığın hudutlarına yapılan nahoş bir ziyarettir. "acaba?" sorusu ile biter. başlangıcı daha da muallaktır.

    " sene bilmem kaç? diye başladı yazar. aslında yazmaktan ziyade konuşuyordu. öyle kendi kendine... milletimin deli tanımlamasına yakın...
    senesini de gayet iyi biliyordu. 'bilmem kaç' deyişindeki belirsizlik, tarih de vermeye korkuşundan.

    sene bilmem kaç... yakalı illerin birinde, köylü bir ilçede. ihtiyar adam, yanında iki üç takım elbiseli ile konuşuyordu. ihtiyarın dış görünüşü, sefil. şükür ki kabuğun aldatıcılığı ilk derslerdendi. iyi de oldu hani. takım elbiseliler çabuk gittiler. ihtiyar yaklaştı. samsun sıkıştırmış bu sefer parmaklarının arasına. bir tek kaşlarına düşmemiş aklar. 'iyi para.' dedi . 'sabah yamuk uğradı... yüzde yirmi ile... ne dersin?'

    yazar bu noktada yine gizemliyi oynuyordu. ama biz biliyoruz ki açık etmek istemiyor. korkak galiba..

    çok uzun düşünmedi. 'yok ihtiyar. napcam parayı? yapmam... böyle, bir bardak çay, bir paket kısa marlbora kafi bana. '

    harbiden öyleydi hani.. sonra zaman geçti. bu sefer biz yazara özenip sene bilmem kaç diyoruz. sene bilmem kaç... yazar tereddüt etti. acaba diye bir sözcük dolaştı zihninde. çay ve sigara kafi gelmiyor muydu artık? bilmiyoruz..."
205 entry daha
hesabın var mı? giriş yap