3 entry daha
  • tedirgin edici kuzey rüzgârı, gene fazla yaklaştırmadan serin bir gösteri. insanlık- daha çok kadınlık ama nasıl kadınlık -durumları, bir de üstüne uğultular, fısıltılar, hatta çığlıklar. bu sefer kırmızı bir fonda, daha canlı - ama bu dekorasyon hiçte dünyevi değil. hatta yine fazla uhrevi, çünkü her sahne birer tablo, birer ölümsüz sekans. bu haliyle de çok kompoze, çok sahne, poz. ama ne gam. gözümüz zaten aç. fakat bu kadınlar neden böyle iri, nasıl bu kadar besili, nasıl bu kadar tek renk ve niye bu kadar yalnız ve tek hissiyatlı. yani bu fiziksel ve görsel yalınlık, tek –hadi indirgemeyelim de – kesin vurgu nasıl böyle yoğun, karakterlere de sirayet edebiliyor. ama burada agnes ve anna tabii yine aynı ölçüde yalın olmakla birlikte farklılar. agnes ölümü biliyor, anna da analığı. belki bu yüzden daha yoğun, daha sıcaklar. bu yüzden daha sokulgan, sevecenler. hani en azından ilişkileri daha yoğun. karin ile marie ise yalnız ve uzaklar. belki biraz çaba içinde ama benciller. bir kere kopmuşlar, ama nerde kopmuşlar. belki de çocukluklarında. travmatik bir dönem var hepsinde. bir yerde çığlıklara sebep olan bir sarsıntı. bunların annesi de böyleymiş, kaynak ta burada mı acaba?
57 entry daha
hesabın var mı? giriş yap