23 entry daha
  • acı kavramının ne olduğunu, zıt kavramlara kıyasla insana ne kattığını, insanı nasıl güçlendirdiğini en iyi anlatan ve insanın öncelikle “kendi kendine yetebilmesi” için okuması, zaman zaman dönüp bakması gereken bir başucu eseridir. schopenhauer, ızdırap ile neşe’yi, komedi ile trajedi’yi masaya yatırıp karşılaştırmasını yapar. hayatımız boyunca bitmek bilmeyen ve artarak devam eden istek ve arzularımızın gerçek huzuru getirip getirmediğini tartışmaya açar; ana düşünce olarak pesimist yaklaşımıyla ızdırap’ın en güçlü tecrübelerden birisi olduğunu anlatmaya çalışır. hasan ali yücel klasikler dizisinden okunması tavsiye edilir.

    yıllar sonra, bir marketin manav reyonundaki kırmızı urfa biberine saplanmış komikli etiketteki “hayat kadar acı” yazısında bile serbest çağrışım yapabilir. çünkü schopenhauer adamı ansızın tokat manyağı yapar. 20’li yaşların başında ilk kez okuyup olgunlaştım; 30’umda burada tekrar kendisini anıp hakkındaki düşüncelerimi sonraki nesillere -kim bilir belki yine yıllar sonraki kendime- aktarmaktan memnunum.

    (romantizm yapmışken gerçekliğe dönüp sözlükten periyodik yedeğimi aldım, çünkü bu yozlaşmış mecraya da artık güven yok;)
37 entry daha
hesabın var mı? giriş yap