4 entry daha
  • bu mekana yaptığım müzik seçimi eleştirisi için şöyle bir gönderme yapılmış:

    "kafasını dinlemek isteyen neden taksimin göbeğinde dinlemeye çalışıyor diye sorgulatan kafedir aynı zamanda.
    bu kitap kafelerde oturup dünyayı kurtarır bir edayla kitap okuyan tipleri de çözemedim hiç. biz de kendimizce okuyoz da nedense öyle bir ciddiyet hasıl olmuyor bünyeye. kafede okuyunca geliyor o ciddiyet ellam."

    ---
    bir lümpene cevap:

    1) kafasını dinlemek isteyen bir insanın, istanbul'da taksim'e/beyoğlu'na gelmesindeki absürdlük nedir?
    beyoğlu ve pera her zaman bir kültür merkezi olmuştur ve bu özelliği silikleşiyor olsa da hala devam etmektedir.
    birçok kültürü içinde barındırdığı gibi sesli ve sessiz aktivitelerin yapılacağı mekanları da içinde barındırır.
    elbette beyoğlu'nu bilmeyen onun ritüellerini de bilmez; sözlükte cahillik ücretsizidr.

    2) beyoğlu nevizade'ye içip sıçmaya gelenlerin tekelinde bir semt değildir.
    her zaman kitabevleri, pastaneleri ve kültür-sanat merkezleri ile anılmıştır.
    bu mekanların bir kısmı sessizliğin daha hoş durduğu görüşmeler, buluşmalar ve bireysel aktivitelerin olduğu mekanlardır.

    3) sen burada kitap okuyan adamın dünyayı kurtarma ciddiyetiyle kitap okuduğunu nereden çıkarıyorsun?

    belki de o adam/kadın; senin gibi her şeye burun kıvıran, herkesi genelleyen ve böyle bir etkinliği icra eden insanları bile etiketleyen loser bir neslin yeni dünyayı istila ettiğini düşünüp, o dünyayı kurtarmak yerine o dünyadan kaçıyordur.

    4) "biz de kendimizce okuyoruz.."
    okuyor ama bilinçdışı okuyanlara olan nefretini haykırıyor.
    (bkz: tanrı kompleksi)
65 entry daha
hesabın var mı? giriş yap