5 entry daha
  • enfes bir film. 2 saat 40 dk'lık süresi uzunca bir süredir gözümü korkuttuğundan bir türlü açıp da izlememiştim ama en sonunda "en azından ilk saatini izlerim," diyerek açtım filmi ve tamamlamadan bırakmadım. zerre sıkmadı. mükemmel yönetmen lindsay anderson gene döktürmüş. ama doğrusunu söylemek gerekirse üçlemenin ilk filmi if....'i daha çok sevdim. üçüncü filmi henüz izlemedim. o lucky man 2sa40dk'lık süresi boyunca pek çok şeye gayet başarıyla değiniyor. açgözlülük, iş hayatında yükselme hırsı, kapitalizm, emperyalizm, adaletsizlik, insanlar üzerindeki deneyler (burada kara mizah ve fantastiğe kayıyor film), hukuksuzluk ve daha neler neler. anderson daldan dala atlıyor film boyunca, bir o konudan bir o konuya. ama her konunun hakkını vermeyi başarırken eğlendiriyor da. anderson o kadar serbest/özgür takılıyor ki filmini sessiz sinema stilinde çektiği bir sahneyle başlatıyor. sonra karakteri mick'i alıp ingiltere'de bir tura çıkartıyor. mick'in işe girdiği kahve şirketinin adının emperyal kahve olması, 2. patronunun afrika'da katliamlar yapan birisi olması, polisin bu zengin adamı tutuklamaması, hakimin adaletsiz kararları anderson'ın ingiltere'ye yaptığı eleştirilerden bazıları. kısacası politik açıdan ayakları yere basan, kapitalizmi eleştirirken emperyalizmi ıskalamayıp emperyalizme de çakan bir film.

    filmde helen mirren'ın da oynadığını bilmediğim için 1,5 saat sonra belirince şaşırdım. zamanında mirren epey güzeldi. caligula adlı pornoya kayan filmde de malcolm'la oynamıştı. orada da epey seksiydi. malcolm her zamanki gibi döktürüp rolünün hakkını veriyor. özetle muhakkak izlenmeli bu film.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap