5 entry daha
  • iki gündür albümü dinliyorum, iki gündür neredeyse bu albümden başka bir şey dinlemedim. kafamda oturttuğum bir şey oldu skeleton tree. ister istemez şu şerhi düşüyorum; bu albüm kategori dışı. ne peki bu kategori? push the sky away'le, no more shall we part'la ya da herhangi bir nick cave albümüyle bu albümü mukayese etmemek gerekir. zira çok büyük bir travma atlattı adam, 15 yaşındaki oğlu kayalıklardan düşüp öldü... her zaman duyarız, dünyadaki en büyük acıların başında evlat acısı geliyor diye. o yüzden nick cave'in üreteceği ilk albümü eleştirmek, pek insanca bir hareket değil.

    i need you... bu şarkıda mesela adam 'i need you... just breathe' diye inliyor. girl in amber'da mesela 'and if you want to leave, don't breathe...' diye sayıklıyor herif. biliyorum, bu şarkılar için arthur için yazılmadı. ama aklın ona kaymadan olmuyor. ben bu şarkılara, bu albüme teknik bir perspektifle yaklaşmayı reddediyorum. zaten albümün genelinde bırak hızlı ritmli bir şarkıyı, orta ritmli bir şarkı bile yok. anlıyorsun, adam acı çekiyor.

    baba kavramı yok bende. bu isteyerek yaşadığım bir şey değil, buna itildim. baba nedir bilmedim. bu yüzden nick cave'i gerçek anlamda bir baba olarak görüyorum. ona bir müzisyen gözüyle bakamıyorum, baba figürümü o oluşturuyor. 20000 days on earth'te arthur ve diğer oğluyla oturmuş, aynı koltukta televizyon izliyordu mesela nick. o sahneyi izlediğimde kıskandığımı hatırlıyorum. keşke benim babam olsaydı da ben de onunla oturup basit bir film izleseydim. keşke onunla iki yudum scotch yudumlasaydık. bana şakalar yapsaydı, bana bir şeyler alsaydı. ilk gitarımı o verseydi. beni piyanosunun başına oturtsaydı. yazdığı romanların eskizlerini benimle paylaşsaydı. mick'le, blixa'yla tanıştırsaydı... tabii ki bunlar birer hayal. ama hayalini kurmak bile çok güzel.

    skeleton tree, iyi ya da kötü bir albüm değil benim gözümde. nick cave'in bireysel bir ağıtı. bırakın istediği gibi inlesin, sayıklasın, birbirine zıt şeyler yazsın. bu onun hakkı... ben karamazov kardeşler'deki staretz zosima'nın yanındaki pederler gibi sessiz sakince ve büyük bir saygıyla bu ağıda tanıklık edeceğim.

    bu kadar yürekten, içten ve hüzünlü bir klip olabilir mi?..
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap