1 entry daha
  • bundan yaklaşık yedi buçuk yıl evvel hakkında "yirminci yüzyılın en değerli caz albümlerinden biri" demişim. hem haklıyım, hem de yanılmışım. yanılmışım, çünkü "belki de en değerlisi" demem gerekiyor.

    miles davis'in her ne kadar cool* dönemine, parker'la* bebop icrasında bulunduğu döneme, modal* dönemine, 1965-68 arası post bop'ın ne olduğunu -shorter'la* beraber- anlattığı dönemine, 1969-75 arası "ilk füzyon"*** dönemine tutkun da olsam; şu 1955-56 arası kaydettiği dört -aslında beş- albümlük ilk beşlisinin***** etkisinden daha yukarıya koyamıyorum hiçbirini.

    john coltrane'in adeta farklı bir odadan sesinin geldiğini düşündürecek kaydı, miles davis'in mikrofona yürümesi, aradaki false girişlerin ardından grubun yeniden toparlanması, philly joe jones'un kasnak yürüyüşlerinde "ben buradayım" demesi, caz dünyasında teknik/yapı/ruh vs her açıdan en üst düzeyde olan biricik kontrbasçı -otuz üç yaşında aramızdan ayrıldı- paul chambers'ın arşeli (ve hafif testere-vari) soloları insanı büyülüyor. red garland'ın keza, miles davis'e en iyi uyum sağlayan ve ardında en iyi yürüyen piyanist olduğunu (tutkun olduğum block chordlarıyla) vurgulayan bu güzide albümde ilgili yine/yeniden birkaç şey söyleyeceğim.

    ahmad's blues'a dikkat ettiniz mi? trio çalıyorlar. piyano-kontrbas-davul. birinci adam, frontman miles davis ve tenor saksofon* yer almıyor. adam o yüksek egosuna rağmen kendi albümünde bir eserde çalmamış, trioyu kendi haline bırakıp ahmad jamal'ın hassasiyet ve başarısına hürmet etmiş. kontrbas solosuna dikkat etmek şart diyorum bir de, paul chambers yürürken 2 ve 4 ve'lerde garland'ın selamlaması ve ardından davulla interplay hususu pek şahane olmuş.

    öte yandan bugün "standartların şaheseri" olarak adlandırdığımız four, ilk kez o derece yüksek tempoda çalınmış. (miles davis daha önce de birkaç albüm ve konserde bu eseri seslendirmişti ancak hiçbiri böyle olmamıştı.) tabi, bununla yetinmiyor miles davis; kündeye getiriyor bizleri half nelson'la. nefis beste ve nefis icra, özellikle four ve half nelson'ı aynı paragrafa yazdım ki genç caz davulcuları bu paragrafı okuyorlarsa philly joe jones'un tanrı katında nasıl bir varlık olduğunu hissetsinler. dinlerken okusunlar, okurken dinlesinler.

    yalan yok, miles davis'in 1952'de blue note'tan* çıkan vol. 1 ve vol. 2 albümlerindeki (vol. 2'nin sonunda yer alıyor sanırım) it never entered my mind icrasını daha yalın buluyorum, daha çok seviyorum ancak bu albümdeki de çok hoş olmuş. özellikle miles davis'in her soloyu hissediyor oluşu ve bunu yansıtması çok ciddi tutkulu, güzel bir olay. dinleyiniz bu albümü, dinletiniz. plağını edininiz, cd'sini edininiz. caz seviyor ya da caz öğreniyorsanız başucu eseri olarak bu albümü baştan sona defalarca kez dinleyiniz. bu albüm huzurdur, emektir, tutkudur; gerçek caz'dır. selam, sevgi ve saygılarımla.
hesabın var mı? giriş yap