6 entry daha
  • yeniden dünyaya gelseydin, ne olmak isterdin, sualine salise tereddüt etmeden, hayal bu ya, “kuvay-ı milliye neferi olmak isterdim” yanıtını verirdim. ne yazık o şanlı günleri göremedim, mukadderat böyleymiş ki, rahatlığın diken gibi battığı en kepaze, en mülevves günler ile imtihan ediyor bizi yüce tanrı. geceler boyu çekirdek çitleyip, erman toroğlu izleyen, kahramanlık deyince aklına er ryan’ı kurtarmak filmi gelen “mutant” gençlik, kıçının altındaki minderi dahi borçlu olduğu öz tarihini bilmiyor. asabım fena bozuk. gençlik, eğitim sistemimizin harikulade becerisi sayesinde, inkılap tarihi dersleri arasına preslenmiş yakın tarihimizden nefret ediyor.
    acı, ölüm, fedakarlık ve haysiyet manzaralarıyla dolu yakın tarihimizi öss’de çıkacak 15 sorudan müteşekkil bir “baş belası” olarak düşünen gençlik, gerçekliği bile tartışılan braveheart’ın william wallace’sını güçlü ve romantik bulurken antep savunması’nda anıtlaşan arslan parçası şahin bey’i, o kutlu kuvay-ı milliye neferinin öz yaşam öyküsünü, gerçeküstü bir üslupla kıvamlandırılmış “menkıbe” kabul ediyor. çanakkale zaferinde, 250 kilogramlık top güllesini tek başına sırtlayıp, deliksiz bir atışla düşman donanmasının en delikanlı gemisini mıhlayıp, donanmayı cehenneme çeviren seyyid çavuş’un öyküsüne “oha falan” oluyor! inandırıcı bulmuyor.

    anafartalar’da, conkbayırı’nda, seddülbahir’de, arıburnu’nda; sakarya, dumlupınar, afyon’da; urfa, antep, izmir’de; her bir cephede, kuvay-ı milliye’nin cengaverleri, türk tarihinin en karizmatik kumandanlarıdan birinin, mustafa kemal’in emriyle sarsılmış, kendine gelmişti: size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!
    türk savaş tarihinin en dehşetengiz, en vurucu, en gaz ve motive gücü yüksek nida bu olmalı! o, osmanoğulları’nın son subayı, o büyük deha, türk kanındaki kimyayı çözmüş ve o kanda kıvıl kıvıl kaynayan barutu “ölüm” emriyle tutuşturmuştu. türk’ün “ölmek” karşısındaki pervasızlığı, ona kanla sulanmış toprakları vatan kılmıştı. o halde vatan, karış karış türk’ün kanıyla ıslanan bütün topraklardır. kan dökmediğimiz, can kırmadığımız neresi var?
    içimde, tüfengi hükümet kararıyla zorla elinden alınmış bir kuvay-ı milliye neferi var. doru atı, dinlenmiş dinleneceği kadar, uzunca bir sefere hazırlıklı; matarası, fişekliği, kalpağı, tütün tablası… tam tekmil, iki dirhem bir çekirdek, hazır kıta bir nefer! koynundan çıkardığı haritanın kanını şıpır şıpır sıkıp, yeniden önüne açan bir nefer! allahüekber, allahüekber velillahil hamd, diye nefes nefes imameye yol alan bir nefer! musul’u, kerkük’ü, halep’i, şam’ı, bağdat’ı, basra’yı, hicaz’ı, yemen’i, bakü’yü, buhara’yı, semerkand’ı, sivastopol’u, köstence’yi, iskeçe’yi, selanik’i, girit’i, üsküp’ü, saraybosna’yı, cezayir’i, trablusgarb’ı, iskenderiye’yi, kudüs’ü bağrındaki yarasına basıp basıp, acısını ve özlemini dindirecek bir nefer!
    bu kuvay-ı milliye neferi, tüfengine kavuşmayı bekliyor! uzak ufuklara bakarak gözleri nemli, muzaffer mazisine haykırıyor: “bana ölmeyi emret!”
92 entry daha
hesabın var mı? giriş yap