7 entry daha
  • ilk iki albümü hatful of hollow ve the smiths çok iyi eleştiriler alan ve deha pırıltıları barındıran the smiths'in üçüncü albümü. ancak "meat is murder" önceki iki smiths kaydı gibi deha pırıltısı falan barındırmaz, dehanın ta kendisidir çünkü.
    iç kapaktaki gruba ait resim, smiths hayranlarının mutlaka görmesi gereken cinstendir. grup üyelerinin belki de biraz the clash'e özenerek verdiği pozda özellikle morrissey'in duruşu çok çarpıcıdır. sanatçının cool ve hâtta neredeyse gülümseyen bakışının ardındaki gerçek, onu tanıyanlar tarafından hemen fark edilebilir: morrissey fotoğraftaki karizmatik duruşuna rağmen hâlâ üzgündür, kalbinin kırık olduğu açıkça ortadadır.
    açılıştaki the headmaster ritual kendini hemen belli eden gitarıyla, morrissey'den çok gitarist johnny marr'ı öne çıkartır. nakarattaki "na-na-na-na" kısmı grubun bir yıl sonra yapacağı (ve asıl şaheseri olan) the queen is dead'in ilk single'ı the boy with the thorn in his side'ı andırır. i want the one i cant have klasik smiths şarkılarından biridir; uzun isimli, ve yalnız sözlere sahip: "i want the one i can't have / and it's driving me mad / it's written all over my face".
    how soon is now belki de grubun günümüzde en bilinen şarkısıdır. geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan tatu adlı sübyan rezaletinin de coverla(yama)dığı bu muhteşem parçada morrissey, smiths'e özgün karamsar lirikleriyle şarkının sonunu muhteşem getirir: "when you say it's gonna happen 'now' / well, what exactly do you mean? / see i've already waited too long / and all my hope is gone". grubun bundan daha iyi parçaları da vardır, ancak smiths'in ruhunu en iyi yansıtan şarkı bu olmalı.
    zaman zaman politik mesajlar da veren smiths, nowhere fast'de "i'd like to drop my trousers to the queen" diyerek, kraliyet yönetimi'ne sex pistols'tan bu yana müzik piyasasında yapılan en sarsıcı eleştiriyi getirir. albümün en iyi kısmı ise bundan sonra başlar; son üç şarkı albümün en iyi üç şarkısıdır aynı zamanda. örneğin well i wonder nefis bir bas partisine sahip; harikulade bas gitarı ile neredeyse three days* keyfi yaşatıyor insana. barbarism begins at home'da gitar âdeta basla kavga ediyor. "unruly boys who will not grow up must be taken in hand" dizeleri ile bu parçada morrissey, dinleyicileriyle bir şarkıcı veya besteciden öte, neredeyse bir psikolog gibi iletişim kuruyor. finaldeki "meat is murder" ise adından da anlaşılacağı üzere* hayvan haklarını savunan bir şarkı (gerçekten)! çok iyi bir beste olduğu su götürmez, ancak verdiği mesajlar bu konuya kaygılı yaklaşmayan benim gibi anti-idealist bireyler için pek fazla anlam ifade etmiyor. bana ne kardeşim, ben haftada en az iki kere et yiyen bir bünyeyim, et yemeden doyamıyorum.
    "meat is murder" the smiths'in iyi bir grup olmaktan öteye geçip, çok iyi bir grup olmaya başladığı albüm. belki the queen is dead kadar muhteşem değil, ancak grup "the queen is dead" gibi bir albümü kaydedebileceğinin ilk sinyalini bu kayıtla vermiş.
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap