7 entry daha
  • hayatımı bundan böyle ikiye ayırıyorum; “deathleaks”ten ** öncesi ve sonrası.

    tam şu anda; oturduğun, yattığın, uyuduğun, yemek yediğin, mastürbasyon yaptığın, seviştiğin, ağladığın, hastalandığın, boş boş yerdeki halıya baktığın yerde, sana ne kadar ömrünün kaldığını söyleyen bir mesaj aldığını düşün. (düşünemedi).

    pekiiiii, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımız bu dünya mı daha kaotik? yoksa öleceğimiz günü bilerek yaşayacağımız o dünya mı? kaç ayımız, günümüz, haftamız, saatimiz, dakikamız, saniyemiz... kaldığını bilseydik, cebimizde kalan zamanımızı gösteren bir kronometre ile yaşasaydık, yeni hayatımıza nereden başlar ve nasıl devam ederdik? şu an’dan daha mı iyi olurdu, daha mı kötü? (hala, düşünemedi)

    siz bakmayın benim böyle ağır sorular sorduğuma (tüm bu sorular deatleaks’ten öncesine ait). hiç merak etmeyin; bu film, tüm dokunuşuyla hepimizi hafifletecek, ve çiçekli gökyüzüne doğru uçuracak;

    adam parkta öten kuşa sorar; “uçabileceğin onca yer varken, neden bu parktasın?”
    kuş adam’a cevap verir; “ben de aynı şeyi senin için düşünüyordum”

    son olarak, ben yeni ahit'i şöyle okudum; tanrı bizi bıraksın da, öncelikle kendini kendi yarattıklarından korusun. bizi zaten içimizdeki şarkılar koruyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=_64nc_nle_i
174 entry daha
hesabın var mı? giriş yap