1 entry daha
  • akad'ın olgunluk döneminin en üst eserleri olan göç üçlemesi (gelin,düğün ve diyet), sadece akad sinemasının değil aynı zamanda türk sinema tarihininde en başarılı filmlerindendir. üçlemenin ortak paydası üçlemeye adını da veren köyden kente göçtür. doğup büyüdükleri topraklardan, memleketlerinden, anadolu'dan kalıp büyük şehre istanbul'a göç eden ailelerin burada tutunma çabaları üçlemenin temelini oluşturur. üçlemeyi öncülleri ve ardıllarından farklılaştıran durum köyden kente göçü sadece bir göç olgusu olarak değil göçle beraber taşınan örf, adet ve geleneklerin kentte uğradığı bozulma ve yozlaşma karşısında direnme çabasını ve dönüşümünü ustalıkla, derin ve nitelikli bir anlatımla izleyiciye sunmasıdır. göç üçlemesi; aile, töre, namus, inanç, vicdan gibi birçok insani ve toplumsal değeri içerisinde barındırması ve bunları net, yalın ve çarpıcı bir biçimde yansıtması açısından türk sinemasının en toplumsal gerçekçi yapıtı olarak nitelendirilebilir. üçleme gelin'de bir ailenin kentte yaşamaya alışma çabalarını, düğün'de kentte yaşamaya alışmış bir ailenin varlığını sürdürebilme ve sisteme ayak uydurabilme çabaları, diyet'te ise sistemin bir parçası olmuş bireylerin varlıklarını devam ettirebilme çabalarını bir dönüşüm hikayesi olarak ele alır. türkiye'nin 70'li yıllarda yaşadığı hızlı kentleşme ve sanayileşme durumunu ve toplumsal yapının bu durumlar karşısındaki çözünmesini arka planda aksettirir. yapının içerisinde var olan zıtlıkları (şehirli-köylü, zengin-fakir, kapitalist-emekçi) karakterler üzerinden izleyiciye yansıtır. gelin, yozgat'tan istanbul'a göç eden sorgunlu ailesinin beraberinde getirdikleri yaşam biçimleri, inanç ve ahlak sistemleriyle, büyük şehrin paraya dayalı ve ticari ahlak normlarından beslenen sistemine karşı direnme çabalarını konu alır. kentte yozlaşmaya uğrayan ahlaki değerleri ve bağnazlıkları surgunlu ailesinin yapısını ortaya koyar. düğün, urfa'dan istanbul'a göç eden 6 kişilik bir ailenin örf ve adetleriyle kentin kendi keşmekeşi arasında sıkışmış bir ailenin tutunma çabasını konu edinir. diyet ise kente adapte olmuş bir ailenin sisteme adapte olamayışının ve kapital düzende işçi olma çabasını ele alır. her bir film kendi içinde büyük sorunları ve dertleri içerir. gelin'de bağnazlığın ve para hırsının esiri olmuş bireyler küçük bir çocuğun hayatını değersizleştirirken, düğün'de hırs ve ahlaksızlığı düstur edinmiş karakterler bir kızın namusunu hiçsizleştirir ve diyet'te sistem ve sistemin parçası olmuş ikiyüzlü insanlar bir insanın kolunu bir et parçasından öte görmezler. üçlemenin önemli noktalarından birisi de çizdiği kadın profilidir. her üç filmde de hülya koçyiğit'in canlandırdığı kadın karakterler; gelin'de meryem direnişin, düğün'de zelha karşı koyuşun, diyet'te hacer ise ayaklanmanın sembolüdür. aynı zamanda ibrahim peygamber ve kurban hikayesiyle gelin'de, yusuf peygamber ve kardeşlerin hikayesiyle düğün'de paralel bir anlatımla ince dokunuşlar yapar. güçlü senaryosu ve anlatım diliyle, değindiği toplumsal sorunlarıyla göç üçlemesi türk sinemasının en değerli eserleri arasında 40 yıldır hep güncel kalmış ve kalmaya da devam edecektir.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap