56 entry daha
  • açıklanması bi hayli zor olan psychedelic kavramını anlamanın en iyi yolu etkilediği sanat akımlarına bakmak sanırım. ben de karşılaştığım en güzel psychedelic tanımına aldous huxley'in the doors of perception kitabında rastladım. bu zamana kadar bildiğim ama kelimelere dökemediğim kavramlar çok güzel özetlenmiş. çok uzatmadan konuya gireyim cambridge'in seçkin felsefe hocalarından c. d. broad'un algıyla ilgili şöyle bir kuramı söz konusu:

    --- spoiler ---

    "bergson'un* bellek ve duyu algılayışıyla bağlantılı olarak ileri sürdüğü kuram tipini, şimdiye kadar yaptığımızdan çok daha ciddi bir biçimde ele alırsak iyi olur. önerme şudur: beyin, sinir sistemi ve duyu organlarının işlevi, büyük oranda yararsız ve ilgisiz bu bilgi kütlesinin her yeri kaplamasından ve kafamızı karıştırmasından bizi korumaktadır. bunu da doğal olarak her anımsayacağımız veya algılayacağımız şeylerin çoğunu dışarıda bırakarak ve uygulamada yararlı olabilecek gibi görünenlere özel bir seçimden sonra çok az da olsa bir yer açarak yapar."

    bu kurama göre her birimiz potansiyel olarak mümkün olan büyük bir bilince sahibiz. ama hayvan olduğumuza göre işimiz, her ne pahasına olursa olsun soyumuzu sürdürmektir. biyolojik üreyişi mümkün kılabilmek için büyük bilinç, beynin ve sinir sisteminin indirgeme filtresinin bulunduğu bir huniden geçirmek zorundadır. diğer uçtan çıkan, bu özel gezegenin üzerinde canlı kalmamıza yardım edecek türden bir bilincin kısıtlı damlalarıdır. bu şekilde indirgenmiş bir bilincin içeriğini kavrayıp ifade edebilmek için insanoğlu, dil adını verdiği sembol sistemleri ve dolaylı felsefeler yaratmış ve bunları sürekli geliştirmiştir. her birey doğar doğmaz kendini içinde bulunduğu dil geleneğinin hem yararlanıcısı hem de kurbanıdır; dil, onun diğer insan deneyimlerinin biriktirilmiş kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde yararlanıcı, dil onu indirgenmiş bilincin mümkün olan tek bilinç olduğuna ikna ettiği ve onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurbandır; böylelikle kendi kavramlarını veri, kendi sözcüklerini de gerçek şeyler yerine koymaya eğilimli hale gelir. yani dinsel söylemde "bu dünya" denilen şey, dil tarafından ifade edilen ve böylelikle sersemleştirilen indirgenmiş bilinç dünyasıdır. insanların ara sıra temas kurdukları çeşitli "öte dünyalar", büyük bilincin içerdiği bilincin bütünlüğünün bir çok unsurunu da yansıtırlar. insanların çoğu sadece bu indirgeme filtresinden geçenleri bilir ve yerel dil tarafından bunların tamamen gerçek olduğuna inandırılır. ancak bazı insanlar bu indirgeme filtresinin etrafından dolaşıp onu devre dışı bırakan bir tür by-pass kanalıyla doğmuş görünüyorlar. bazılarında ise anlık olarak ya da bilinçle yapılan "zihinsel araştırmalar" sonucu veya hipnoz ya da "bir takım maddeler" kullanmak yoluyla geçici kanallar oluşturulabilir. elbette bu kalıcı veya geçici kanallardan "evrende olan her şeyin algısı akmaz",(çünkü kanal, büyük bilincin toplam içeriğini hala dışarıda bırakan indirgeme filtresini ortadan kaldırmaz), ama daraltılmış bireysel zihinlerimizin gerçekliğin bütün veya en azındın yeterli görüntüsü diye nitelediği, dikkatle seçilmiş kullanışlı malzemeden biraz daha fazlası ve asıl önemlisi de daha farklısı akar.

    --- spoiler ---

    şimdi bu bağlamda yukarıda bahsedilen kavramları referans alarak psychedelic denen mevzuda algıların açılması ve bu algı açılma sürecinden sonra insanların aşağı yukarı benzer deneyimler yaşadığını söyleyebiliriz. bu yaşanan deneyimlerin de ortak olması psychedelic akımını oluşturuyor. psychedelic mevzusunun patladığı 60lar**bence bu iş için çok uygun bir zamandı ve hala sanatsal olarak meyvelerini yiyoruz. şimdi ise baktığımızda insanların gündelik hayatta çok daha fazla "maddi" kaygıları olduğundan algılarının tek bir yönde eğilim göstermesi gayet normal. o yüzdendir ki pscyhedelic akımın çok fazla beslenemediğini düşünüyorum. yani evreni algılamaya falan kimsenin zamanı yok. aynı zamanda algıların açılması,değişmesi durumunda neler yaşanabileceğine dair güzel bir örnek, jill bolte taylor adındaki beyin araştırmaları konusunda çalışma yürüten bir kişinin kısmi beyin felci geçirdikten sonra yaşadığı pscyhedelic deneyim. ablamız beyninin sol lobunda felç geçirince kısa süre de olsa hayatı tamamen beyninin sağ lobuyla algılmaya başlıyor. kendisi de bu tarz konularda uzmanlaştığı için yaşadığı deneyimi çok iyi gözlemlemiş. 18 dakika ama izlemeye değer http://www.ted.com/…or_s_powerful_stroke_of_insight

    ve bu mevzuda yukarıda bahsedilenlerden yola çıkıp bir takım maddelerle bu tarz deneyimleri yaşamaya niyetlenen olursa çok yanıldığını söylemek isterim. zira hayal kurmayan, merak etmeyen, farkına varmayı sevmeyen yani hayatın sezgisel boyutuyla çok fazla ilgilenmeyen birinin bu tarz deneyimleri yaşamasını çok mümkün görmüyorum. psychedelic deneyim bi aşamadır ve o aşamaya ulaşana kadar bol bol okuyup, dinleyip, izlemen gerekecek. yani önce kendi içine bakıp kendinin farkına varmadan kafanı kültürel olarak beslemeden bir takım maddelere takılmak en fazla seni mal edecektir.
22 entry daha
hesabın var mı? giriş yap