3 entry daha
  • ulrich seidl'ın "paradise trilogy"sinin ilk filmi.
    avusturyalı bir kadının kenya sahillerine "turistik" bir yolculuğa çıkmasını anlatıyor diye özetlersek masumiyetten tarafa bir yorum yapmış oluruz. (siz yine de filmi bilmeyenlere böyle anlatın.)

    işler pek öyle değil tabii. "aşk"ı arayan teresa, kenya'ya gidiyor, bir sugar mama olarak (isteyerek ya da istemeyerek)... bu alışık olmadığımız bir senaryo değil aslında. rusya, ukrayna gibi ülkelere tamamen "turistik" amaçlarla akın akın giden erkeklerin varlığını nasıl kabul ettiysek, filmdeki hikaye ve olan biten de kenya'da öyle bi kabul görmüş gidiyor.

    işin en tuhaf tarafı ise, içimizdeki cinsiyetçi ve ırkçının ortaya çıktığı sahneler sanırım. öncelikle seks turizmi erkekten kadına olur gibi geliyor ve * göze batmıyor ya, filmde kadından erkeğe giden yol çok ağır. bir kadının böyle bir arayışta olmasına mı gurur yaparsınız, yoksa bunun zor kabul edilir olmasına mı ya da zaten neden seks turizmi var diye mi kahrolup kafayı yersiniz orası size kalmış.
    filmin bir mottosu var, "sömürülenlerin sömürmesi" evet canım evet arkadaşım. adamlar zaten evrensel hakları olan bi'şeyleri biraz farklı bir yolla alıyor işte (bu kadar basitse tabii).

    şu var, kadınlar için aşk önemli. teresa yüzüne değil, kalbine bakan birini arıyor. insan önce ne aradığına, bir de nerede aradığına bakar be kadın. duygularını anlıyoruz ama doğru yerde misin sence? hem aşk arayan, kalbine bakan birisi olsun isteyen kadın bunların satın alınmayacak şeyler olduğunu bilmez mi?

    teresa'nın beyaz ve üstün olarak hissetmeye çalışması ama aslında buna çok da inanmaması epey sarsıcı. üstün müstün kimse yok işte, gün gibi ortada.
    bu tıpkı kuzey ve güney yarım kürenin kendi yarım kürelerinde üst'te gösterilmesi gibi bi'şey, göreceli.

    aklıma geldikçe içim çekilen, insanlıktan soğutan sahneleri olan film. aşkı, aşık olduğunu insanı satın alıp almadığını kendinize sorduracak bir filmdi.
    tam da "insanlar her şeyi, aşkı, sevgiyi bile satın almaya çalışıyorlar, nasıl, neden?" diye sorduğum günlerde izlemiş olmam sorularımı artırdı.
    aşkı satın almaya çalışmayın, bu satın alma sürecine dahil olan herkesi yıkıp geçen bi'şey.

    tolstoy "insan neyle yaşar?" sorusunun cevabını "sevgi" olarak vermiş. gurur var, onur var, sevgi var... bunlarla yaşayın lan, parayla değil.
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap