1 entry daha
  • "her nesne kendi sonsuz mekanını yaratır" diyen genet, giacometti'yi şöyle konuşturur: "bu ben. bir gün sokakta kendimi böyle gördüm, köpek olarak." olur mu olur, yine de genet'ye güvenmemek daha bir olur.

    "topallayarak tekrar yürümeye başlıyor. ameliyatının, -geçirdiği bir kazadan sonra- onu topal bırakacağını öğrenince çok memnun olduğunu anlatıyor bana. işte bunun için ben de şu tahmini yürütüyorum: giacometti'nin heykelleri, sonunda, onları yalnızlığa mal eden, türünü bilemiyorum, gizli bir sakatlığa sığınıyorlarmış izlenimini bırakıyorlar bende." genet gibi bir serserinin, kendi tahminlerini sağlama almak için bu cümleleri uydurduğunu düşünmüyor değilim, hatta kanıtlarım da var. örneğin bir yerde, çaktırmadan, giacometti'nin sanatını ancak kendi gibi serserilerin anlayabileceğini söylüyor. giacometti'nin nesnelere duyduğu yüksek saygıdan yola çıkarak: "öyleyse giacometti'nin sanatı, nesneler arasında -insan ve salgıları türünden- toplumsal bir bağ kurma çabasında olabilecek bir sanat değil; giacometti'nin sanatı, daha çok bir yüksek düzey serseriler sanatı; bunlar o derece arınmış serseriler ki, ancak, her insan ve her nesnenin yalnızlığını tanıma noktasında birleşebilirler..." haylaz genet!

    kitabı okurken genet'nin giacometti'yi kendini anlamak ve anlatmak için kullanmış olduğu izleniminden bir türlü kurtulamadım. tereddüde düştüm. kıskançlıkla karışık genet sevgim yüzünden önyargılı olabileceğim ihtimalini her hesaba katışımda genet beni bu ihtimalden sağolsun ki kurtardı.

    genet, giacometti'ye 'o' diyerek şunları yazar: "o: bir gün, odamda, iskemlenin üstünde duran havluya bakıyordum; o an, her nesnenin, sadece yalnız olmakla kalmayıp bir de ağırlığı olduğu -ya da daha doğrusu- bir başka nesnenin üstüne abanmasını engelleyen bir ağırlıksızlığı olduğu izlenimini edindim. havlu yalnızdı, o kadar yalnız ki, sanki iskemleyi çeksem bile yerinden kıpırdamayacaktı. havlunun, kendine özgü bir yeri, bir ağırlığı, hatta bir suskunluğu vardı. dünya ne kadar hafifti, ne kadar hafif."

    öğreniyoruz ki: "giacometti: körlere çalışan heykeltıraş." hazır buralardayken bir uğrayın derim, değer.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap