3 entry daha
  • geçen haftaydı işte. günlerden cumaydı. kar yağmış, biriken karlar yolun ortasında bir tümsek bırakmıştı, kenarları ise hafif buzlanmıştı. dağınık ve her halimden bakımsız olduğu anlaşılan bir adamdım. biraz kendime çeki düzen vermek için gitmem gereken ilk yerin berber olduğunu düşündüm, girdim bir berbere. sesim cılız çıktı. verdiğim selamı duymaları için arkamızdan geçen belediye otobüsünün dizel olması gerekiyordu. oturdum koltuğa sıramı bekliyorum. birkaç dakika geçti. telaşlı bir şekilde 30-35 yaşlarında, içinde kahverengi bir kazak, üzerinde lacivert bir yağmurluk, saçları hafif dökülmüş ve biraz da kenara yatırılmış, gözlerinden çaresizliğini okuduğum mahzun bir adam girdi içeri. "saçlarını mı kestireceksin?" diye sordu bana. "evet abi." dedim. tebessüm ettim. konuşmasından anladım suriyeli olduğunu, tip de ele veriyordu zaten. hafif kavruk, biraz mahcup. nasıl yapeyim abim, nasıl keseyim abim diyip duruyor bana. hakaret olarak algılamayasınız; aptala anlatır gibi anlattım. abi şurası şöyle olacak, burası böyle olacak, şuraları çok şeetme, buraları hafif kalsın filan. anlattığım şey de şu: "her yeri kes, üstler biraz kalsın." ama adam suriyeli. kendimi ifade edemem de yanlış yapar diye tek tek anlatıyorum, tarif ediyorum. zaten telaşlı. sanki bir şeylerden korkuyor. anlattım ettim, gayet iyiydi. istediğim her şeyi yaptı. eli de oldukça hızlıydı. belli ki suriye'de bu işin ehliydi. kesti biçti uğraştı kırk beş dakika, tam istediğim şekilde bıraktı allah şahit. son 5 yıldır zaten saçlarımı doğru düzgün kestirdiğim yoktu lakin yine de hayatımda ilk defa saçlarımı istediğim gibi kestirebilmenin mutluluğunu yaşadım. çok sağ ol abi diyip elimi omzuna koydum, koydum ki; iyi hissetsin, gece yatarken elini niye omzuma koydu diye ve yüzüme bakarak niye tebessüm etti diye düşünsün istedim. borcum ne kadar abi diye sordum akabinde. 5 lira versen yeter dedi. çocuk tıraşı mı oldum acaba dedim içimden, "5 mi abi? diye tekrarladım. evet 5 dedi. verdim parayı çıktım. bu durumun üzerine çok düşündüm. ideolojileri, siyasi fikirleri, hiçbir boka yaramayan doktrinleri; hepsini bir kenara attım. devletleri ve sınırları sevmiyorum. savaşları ve çıkarları hazzetmiyorum. aidiyetten ve yasalardan hoşlanmıyorum. devletler savaşsın dursun, ben bir ermeniyle kahve içmek, bir suriyeliye tıraş olmak, bir japonla paintball oynamak istiyorum. özgürce, hürce. istediğim her yerde. devletler savaşsın umurumda değil. halkları, hayvanları, bitkileri ve ne olduğunu henüz benim de çözemediğim mavi-yeşil algleri rahat bırakın.
45 entry daha
hesabın var mı? giriş yap