2 entry daha
  • çok yoğun, çok ateşli ve çok uzun yaşanan aşklar vardır: bunların kimileri çok ünlüdürler herkes tarafından neredeyse ezbere bilinirler. örneğin, leyla ile mecnun'un, ferhat ile şirin'in, kerem ile aslı'nın, romeo ile jüliyet'in, antonius ile kleopatra'nın, napolyon ile josephin'in aşkları bu türdendir.

    yine bu türden bir başka aşk da, kimilerine göre 1739, kimilerine göre 1742 yılında, kutsal smolensk kentinin yakınındaki küçük bir kasabada, chizhova'da pek zengin olmayan ama çok da fakir olmayan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve olağanüstü birtakım niteliklere sahip olması nedeniyle çok önemli konumlara gelen, kâh vücudunun güzelliği ile ünlü alkibiades'e kâh uçsuz bucaksız rusya'nın kendisine benzetilen prens grigory alexandrovich potemkin ile sophia adlı bir alman prensesi olan ama rusya'yı çok seven, çok benimseyen ve bu ülkeyi çariçe olarak yöneten, büyük katherina olarak da anılan ıı. katherina arasında yaklaşık 20 yıl boyunca yaşanmış olan aşktır.

    bu aşk, ötekilerden farklı olarak, bu yazı açısından özel bir önem taşımaktadır, çünkü potemkin köyleri ya da potemkin kasabaları varoluşlarını ona borçludurlar.

    peki, özellikleri nedir bu köylerin, bu kasabaların?

    bir potemkin kasabası'nın, bir potemkin köyü'nün temel özelliği, gerçek değil, göstermelik olması, içine girilebilen, içinde yaşanılabilen gerçek mekânlardan, gerçek evlerden değil panolar üzerine boya ile yapılmış resimlerden oluşması, yani bir tiyatro dekorunun niteliklerine sahip olması, ama aslında bir tiyatro dekoru değil gerçek olmasıdır.

    bunlara potemkin'in adı verilmiştir, çünkü bunlar, ıı. katherine'nın dinyeper nehri boyunca yapacağı bir yolculukta geçeceği yerlerde potemkin tarafından kurulmuştur.

    potemkin bu kadarla da yetinmemiş yöredeki yaklaşık 1.000 köyün halkını, çariçe'yi sevgi gösteriyle karşılamaları için seferber etmiştir ve bu zavallı insanlar, o kargaşa içinde perişan olmuşlar, çeşitli nedenlerle, en çok da açlıktan ölüp gitmişlerdir.

    potemkin mimarlığı işte böyle bir mimarlıktır; sahtekârlıktır, acımasızlıktır, göz boyacılığıdır.

    yukarıdaki anlatıdan da anlaşıldığı üzere, “potemkin mimarlığı'nın anavatanı xvııı. yüzyıl rusya'sıdır. ama bu, dünyanın başka bir yerinde, böyle bir mimarlığın, şu ya da bu biçimde söz konusu olmadığı, olamayacağı anlamına gelmez.

    örneğin adolf loos, 1898 yılında yazdığı bir yazıda, taş gibi görünen, ama taş olmayan malzemelerle inşa edilmiş, rönesans ya da barok görünümlü binalarla dolu olan viyana'nın, bir tür potemkin kenti olduğunu söyler.

    kaynak: arkitera mimarlık
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap