4 entry daha
  • sabahın ilk ışıklarına uyandı galiba. ilk cik cikleri bir başkaldırı, bir boyun eğme gibiydi. cicicik cik cik, baş yukarıya. cicicik cik cik, şimdi aşağıya... telaşlı bir sevinç içindeydi kafesinde. hiç de kafeste yaşayan bir kuş gibi değildi. ve ne de asla dün akşamki kafasını kanadının altına gömen kuştu bu... bana düşen, ona günaydın demekti ki; dedim de... cicicik cik cik dedi. benim dünyamda olan bitenlenlerle ilgilenemeyecek kadar keyifle yeni bir güne uyanmış, sevincin telaşı yüreğinde pır pır eden bir kuştu o. dünyası içinde yaşadığı kafesten çok daha geniş olmalıydı.

    onun telaşına ben de kapıldım. ya gözümü açmam, ya da kafamı sokacak bir kanataltı bulmam lazımdı. acilen! telaşla uykuya mı dalsam yoksa kendimi sokaklara, arayışlara mı atsam bilemedim. sevincinin telaşından yorgun düşüp, kafasını kanadının altına koymadan sormalıydım sakaya: "ben bu kafayı ne yapmalıyım?".

    sordum. kendi dünyasının içinde cıvıldayarak; "gözünü çıkar gitsin" dedi. kafamı kendi koltuğumun altına gömmeye karar verdim. cicicik cik cik diye cıvıldıyordu saka hala, ben kendimle bir barış anlaşması imzalama yolunda bütün silahlarıma veda ederken. iyi geceler şaka...
74 entry daha
hesabın var mı? giriş yap