5 entry daha
  • 70'li yıllara gelirken türkiye'de bir müzik akımı etkinliğini bütün gücü ile hissettiriyordu: anadolu pop. anadolu pop, kendi içinde çeşitli yelpazelere ayrılıyordu.. rock kalıpları ile türk halk müziği motiflerini birleştiren grupların yanı sıra, yalnız gitar ile ''folk türü'' şarkı söyleyenler ya da vokal grupları..

    ''halk müziği dejenere ediliyor'' eleştirilerine rağmen zaman içinde halk türkülerini derleyen bu akım daha sonraları kendi özgün yapıtlarını ortaya koymaya başladı.. gitarı ve değişik sesi ile o zamanlar ''bayan yoh yoh'' diye anılan esin afşar, fikret kızılok, hümeyra, selda, akımın ''elinde gitar söyleyenlerini'' meydana getiren ilk akla gelen isimlerdi..

    folk türünü benimsemiş vokal grupları da vardı: modern folk üçlüsü türk halk müziğinde yaptıkları çok sesli çalışmalar ile beğeni kazanmışlardı.. yine mazhar, fuat, özkan ''türküz türkü çağırırız'' ile büyük sükse yapmışlardı..

    grup müziğini yapan ve bu akımın unutulmayanları arasında olanlar ise ersen dadaşlar, üç hürel, kaygısızlar, edip akbayram olarak sıralanıyordu..

    anadolu pop akımı içinde yer alan ve bu akımın isim babası olan moğollar'ın yaptıklarıysa diğerlerinden farklı bir yapıdaydı. sesten çok melodiye ağırlık vermeleri, içlerinde murat ses gibi gerçekten çok yetenekli bir müzisyenin olması bu grubu akım içinde ayrı bir yere oturttu.. o yıllarda cahit berkay moğollar'ın değişik ''modal müzik enstrümanını''* ses düzenlerini bozmadan rock, blues kalıpları ile birleştirebildiğini söylerken grubun en büyük özelliğini de vurgulamış oluyordu..

    moğollar'ın bu dönemlerin başyapıtlarından: ''ağrı dağı efsanesi''ni, barış manço ile doldurdukları ''binboğanın kızı''nı hemen aklıma getirip sayabilirken, 1971 yılında kazanmış oldukları charles cros academy ödülünü de haliyle es geçemiyorum..
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap