charles cros
-
eski zeman hazinelerinden biridir bu adam; tozlu raflardan indirilişi, ikinci cihan harbi sonrasına rastlar nitekim.. sanki 4118 tarihli bir şairdir; üstelik fonograf'ı da edison beyden önce cros bey icat etmiştir, hani böyle biline..
ah, bu derya adamın bir de "çirozname" adlı öyle bir yapıtı vardır ki, kendi başına bir başlık olmayı fazlasıyla haketmiştir nazarımda.. -
bu adam adina kurulmus charles cros academy var fransa'da. muzik odulleri falan veriyorlar. hatta 1971'de mogollar'in o klasik olmus anadolu pop adli lp'sine vermisler en iyi album odulunu. mogollar her firsatta ovunmeyi severler bu odulle, ki haklari da var..
mogollar'dan once jimi hendrix'in electric ladyland'i ve pink floyd'un ummagumma'si almis cunku. 90'li yillarda da jeff buckley, nick cave and the bad seeds gibileri odul aldi. -
-
willy van der kerkhoff'un bahsettiği bu ödülü 80'li yılların başında almış bir diğer türk sanatçısı da tülay german'dır.
-
çirozname
bir herif geldi elleri - kirli mi kirli
tutmuş bir çekiç bir çivi - sivri mi sivri
bir büyük yumak da sicim - zorlu mu zorlu
çıktı merdivene derken - yüksek mi yüksek
mıhladı sivri çiviyi - tak tak da tak tak
duvarın tâ tepesine - çıplak mı çıplak
attı çekici elinden - düş allahım düş
taktı çiviye sicimi - uzun mu uzun
astı ucuna çirozu - kuru mu kuru
indi merdivenden tekrar - tıkır da tıkır
sırtında çekiç merdiven - ağır mı ağır
çekti gitti başka yere - uzak mı uzak
o gün bugündür çirozcuk - kuru mu kuru
mezkûr sicimin ucunda - uzun mu uzun
nazikçe sallanır durur - durur mu durur
ben bu hikayeyi düzdüm - basit mi basit
kudursun bazı adamlar - ciddi mi ciddi
ve gülsün diye çocuklar - küçük mü küçük.
cev: orhan veli -
orhan veli kendisi için şöyle demiştir :
"cros'un le hareng saur adlı şiirinin tercümesini ulus gazetesinde neşrettiğim zanalar bir çok kimseler bunun tercüme olduğuna inanmadılar.hakları da yok değildi.çünkü cros , yalnız bizim memleket için değil , avrupa memleketleri için de az tanınmış bir şairdi.bundan aşağı yukarı yirmi sene evvel çıkmış bir antolojide ondan bahseden bir muahrrir "fonografı" diyor "edison'dan evvel icad eden odur.ama ne yazık ki onun bu icadı unutuldu.onun büyük bir mucit olduğunun unutulması bir yana ; işin hazini , büyük bir şair olduğunun da unutulmasıdır". verlaine ondan "bir deha" diyerek bahsediyor.ömrü paris kahvelerinde monologlar söyleyerek , türlü işler ,türlü serserilikler peşinde geçen charles cros , aradan seneler geçtikten sonra yeniden keşfediliyor.son aylarda şiirleri fransa da yeniden basıldı , hakkında bir çok yeni yazı yazıldı.oğlunun da şiirleri var.ama onun şiirlerinde babasının gençliğini bulamadık.
cros un anlaşılması , ciddiye alınması için harp sonrası şairlerin gelmesi , aradan aşağı yukarı , bir asırlı kzamanın geçmesi icab etti.bu hazi kaderi cros herhalde yaşarken de biliyordu.ama herhalde , kendisini böyle bir kadere mahkum eden dünyayı alaya almasını da biliyordu.yosa o şiirleri kolay kolay söyleyemezdi..."
orhan veli - çeviri şiirler kitabından.. -
the smoked herring
once upon a time there was a big white wall — bare, bare, bare,
against the wall there stood a ladder — high, high, high,
and on the ground a smoked herring — dry, dry, dry,
he comes, holding in his hands — dirty, dirty, dirty,
a heavy hammer and a big nail — sharp, sharp, sharp,
a ball of string — big, big, big,
then he climbs the ladder — high, high, high,
and drives the sharp nail — tock, tock, tock,
way up on the big white wall — bare, bare, bare,
he drops the hammer — down, down, down,
to the nail he fastens a string — long, long, long,
and, at the end, the smoked herring — dry, dry, dry,
he comes down the ladder — high, high, high,
he picks up the hammer — heavy, heavy, heavy,
and goes off somewhere — far, far, far,
and ever afterwards the smoked herring — dry, dry, dry,
at the end of that string — long, long, long,
very slowly sways — forever and ever and ever.
i made up this story — silly, silly, silly,
to infuriate the squares — solemn, solemn, solemn,
and to amuse the children — little, little, little -
the future
black poppies and the fading cornflowers
in the ripe hay by the stable,
yellowed letters of my respectable grandfather,
full of old fashioned vows to my grandmother,
snuff box of my great uncle,
backgammon board inlaid on the little table,
carry me away, so i can imagine a time
when my verses will carry you away, you who are not yet born.
for i was very much alive. every wind which blew brought
the odor of hawthorn blossoms and lilacs.
the sound of kisses drowned out the tolling of bells.
o readers to come, who will live in the joy
of sixteen, of lilacs and first kisses,
your loves will rejoice my rotting bones.
charles cros (1842-1888) -
(bkz: #77312990)
-
kendisi deli dolu bir adamdır uzaya göndermek için renkli fotograflar yapmaya koyulmuş, sesleri kaydetmek için uğraşıp kültürel bir hazine yaratma peşine düşmüştür.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap