sefa kaplan
-
1956 çorum doğumlu.ankara gazi eğitim enstitüsü türkçe bölümünü bitirdikten sonra istanbul üni.edebiyat fakültesi türkoloji bölümünü son sınıfta bırakıp öğretmenlik yaptı.1984'te öğretmenliği de bırakıp gazeteciliğe başladı.türk edebiyatı dergisinde ilk şiirleri yayınlandıktan sonra beş yıllık londra macerası yaşadı.sürgün sevdaları,insan bir yalnızlıktır,seferberlik şiirleri,disconnectus erectus(2+1), ve londra şiirleri adlı şiir kitaplarının yanısıra,kemal derviş-bir kurtarıcının öyküsü adlı biyografi kitabını yazdı.insan bir yalnızlıktır kitabıyla 90 da behçet necatigil şiir ödülünü almıştır.londra şiirleri kitabındaki charring cross road tesadüfleri şiiri ile her okuduğumda bir kez daha hüzünlendiren şairdir.
bir yanım seddülbahir
bir yanım cebel_i tarık
dudaklarımda hacı arif
ceplerimde naima
bir derviş eskisi gibi
gezinirim sabah akşam
charring cross road'da
daima.-
yaş kırkı çoktan geçmiş
ne misak-ı milli sınırları
ne iskenderiye,ne şam
bir rakı içmeye kalksam
içimde boğaz fırtınaları
ömrüme çok şey sığmaz artık
çatı katı bir ev,okyanusta bir ada
yine de,her sabah erkenden
kendiliğinden gider ayaklarım
charring cross road'a.-
güldüğüme bakmayın zamanlı zamansız
konuşmaya konuşmaya,bir gün apansız
gülmeye başlıyor insan kendi kendine
tıpçı dostum reşat kadar oğlakçı raşit de
bilir elbet bu hastalığın ismini
ama dar gelmeye başlayınca bu oda
sanki yıllardır hep özlermişim gibi
marilyn monroe'nun o bulanık resmini
savururum kendimi charring cross road'a.-
dört metro ağzından kusuluyor insanlar
bir yanda çin mahallesi,bir yanda sinemalar
bir de türkçe kitap satan bir dükkan var
kitapçılar iki sıra halinde sağda solda
ayıp değil ya,sahaflarda sanıyorum kendimi
bir başıma gezinirken charring cross road'da.-
beyazıt değil de,beyoğlu sanki
şurada bizim güreli'nin robenson'u
hala pandora'nın kutusu'nda hüseyin
bir sabah telefonda öğrendim
yerinde yeller estiğini alattin eser'in
kaldım öylece pek bir şey diyemedim
sonra birden nerede yaşadığımı unutup
sanki küçük bir sokak varmış gibi arada
simurg'u aradım charring cross road'da.-
enis'in zencisine de burada rastladım ben
alnındaki çizgiler,gözaltlarındaki torba
sigara tutuşu kadar,o iri gümüş yüzük
bir de gözbebeklerindeki hüzün elbette
"enis'in arabı olmalı" deyip güldüm
içimden,saçlarının aynı şekildeki dökülüşünden
"entwellektüel olmalı garibim" diye üzüldüm de
hatta,her şey tastamam enis batur'u adamda
belki de norman'ını arıyordu
charring cross road'da.-
bir gün de yine öyle dolaşırken
kendi kendime,birden 34 plakalı
bir otomobil çarptı gözüme,bir
yanardağa dokunmuş gibi oldum,
gözlerimin dolmasına aldırmadan
boğazıma basıp yumruklarımı,
"sus" dedim,"sus ulan,ne istanbul,ne boğaz,
ne de sahaflar şimdi seni hatırlar,
sustur içini ve yıkıl git mağarana"
o gün bugündür uğramaz ayaklarım
charring cross road'a.-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap