9 entry daha
  • nankörlük değildir.
    buyrun okuyunuz, neden olmadığını

    "not: çok uzun değil. beğenmekle yetinmeyin, uygun bulursanız paylaşın.

    direniş ve festival....

    hepimiz eylemciyiz, hepimiz teorisyeniz.
    türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir durumdur bu. son 6 gündür, bazı köşe yazarları dışında, sadece haber, twitt ve facebook'ta yazılanları okudum.

    çünkü hem sanalda hem gerçek dünyadaki dostlarımla kol kola hem eylemdeyim, hem de anında teorilerimizi üretiyoruz.
    yani koyunda biziz çobanda...

    bu nedenle genelde yazdığım yerlere direnişle ilgili yazı yazmıyorum. protesto değil, kanlı canlı tartışıyoruz. :)

    bugün lenin'in ünlü sorusunu soruyoruz: ne yapmalı? ancak bu sorunun kendisi değil cevabı devrimcidir. o ne biliyor musun? lenin kendi ülkesinin özgünlükleri ile teoriyi birleştirdi. herhangi birini mutlaklaştımadı. yani ne rusya böyledir diyerek her yerde böyle olacak, dedi; ne de teori böyle ama rusya'da bu yok, demedi.

    bugün itibaiyle herkes evine çekilince, kendi yaşadıklarından teori üretmeye başladı. ve bugünün tartışması "direniş mi festival mi?"

    ankara'da "festival"in son anında yapılan polis saldırısı sonrası "ankara çatışırken festival olmaz" argümanı ortaya çıktı.

    bal gibi olur dostlarım. neden mi olur ?

    1- bu direnişin en önemli özelliği "her şey tek ve benim dediğim gibi olacak" diyen bir iktidara karşı herkesin kendi biçimi ile direnmesidir. ve bu direniş biçimlerinden herhangi birisi kendi başına yeterli değildir.

    2- kitleler çatışılması gereken yerde çatır, çatır çatışmıştır. ancak ortada çatışma hali yerel düzeyde yokken illa çatışın demek, siyaseten kör olmak demektir.

    3- kitlelerin ezici çoğunluğu 85-90 kuşağı. direnişi "provaktörlerin" işi olarak öğrettikleri bir kuşak. direnişi öğreniyorlar. direniş illa çatışma ya da illa eğlence değildir. gerektiğinde çatışma, gerektiğinde eğlencedir.

    4- ankara'da insanlar doğrudan çatışmaya girmedi. "festivaller"i biter bitmez saldırıya uğradı ve çatıştılar. yerellerde festivaller neden devam etti diye, kime kimseyi eleştirme hakkına sahiptir değildir.

    5- yerelden bir örnek. dün izmir'de hayatını kaybeden iki can dostumuz için saygı duruşu yapıldı. hayatını kaybedenlerden birisinin chp'li ve/veya tgb'li olduğunu söyleniyor. tam bilmiyorum. ama saygı duruşundan sonra ne oldu bilin bakalım? hadi tahmin edin? inanın bana edemezsiniz? tek bir slogan yüksel alanda, 100-200 kişiydi belki. şehit namirin.
    ve bir tane dahi protesto gelmedi bu slogana.
    peki bugün ne oldu? devrim şehitleri ölümsüzdür tüm kitlelerce atıldı.
    ve bugün gündoğdu'da kürtçe türkülere izmir'in kızları halaya kalktı

    6- 96'da süresiz açlık grevinde hayatını kaybeden bir yoldaşımdan, daha 17-18 yaşındayken bir şey öğrenmiştin.
    o da şu: devrim havuzuna kimisi kürek kürek taş atar, kimisi ise 1 taş. önemli olan 1 taşı atırmaktır. eğlence ve savaşı birbirine karıştırısanız, yani 1 taş atabilecek olana kürek verirseniz, o sizden uzaklaşacaktır.

    bir arkadaşımızın, eleştirel olarak verdiği bir örnekle net anlaşılır umarım: genç bir kız annesine telefon açıp, "anne burası çok eğlenceki ben bu gece gelmiyorum, diyor", ama bun duyan arkadaşım "kızılayda savaşırken bu nasıl olur" diye düşünerek onu eleştiriyor, fiili olarak değil zihninde. bu akşam eğlence için, direnişin eğlencesi için evine gitmemek, işte o 1 taş budur. siz o insanı illa çatışmaya sokarsanız yanınızdan uzaklaşacak ilk kişi de oldur.

    bunu hala öğenememizin tek nedeni eski refleklerimizdir. öğreneceğiz dostlar telaşa mahal yok.

    bu direnişe birlikte başladik, birlikte bitireceğiz.

    hepinize kucak dolusu sevgiler.

    not: 1 taş durumuna thy grevinden enfes bir örnek. izleyin lütfen.
    https://www.facebook.com/…f_t=close_friend_activity"

    kaynak da verelim.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap