7 entry daha
  • istanbul film festivali kapsamında, atlas sineması'nda izlediğim ve hayran kaldığım film.

    genel olarak filmi yorumlayacak olursak; çok fazla, çeşitli olaylar olmamasına ve az sayıda karakter barındırmasına rağmen bir dakika bile sıkılmanıza izin vermeyen türden bir film. belli başlı birkaç mekanda, çoğunluğu diyalog olarak geçiyor ama gözlerinizi bir an bile alamıyorsunuz ve hikayeye kendinizi kaptırıyorsunuz. oyunculuk kalitesi gayet yerinde, atmosfer seyirciyi içine alabiliyor, hikaye ilgi çekici ve merak uyandırıcı, karakter tahlilleri leziz ve tempo muazzam.

    --- spoiler ---

    film boyunca izleyici olarak kafada "claude ile esther ne zaman sevişecek?" sorusunun dönmesi ilgiyi üst seviyede tutuyor. filmin sonlarında işler biraz boka sarıyor ve olayların hangisi gerçek, hangisi kurgu şaşırıyorsunuz. ama bu şaşkınlık, sizi olayı çözümlemeye ittiği için bambaşka bir keyif.

    germain claude'u yönlendirirken aslında claude'un germain'le oyun oynamasını anladığınız an duyduğunuz haz anlatılamaz. sonunda jeanne'in germain'i terk etmesi, claude'un günlük hayatı hakkında çok az şey bilmek, çocukların paso matematik çalışması, claude'un paso yazması ve çok iyi yazması yer yer abartı gelebilir ancak bunun bir film olduğunu kabullendiğinizde her şey yerli yerinde.

    --- spoiler ---

    baba-oğul ilişkisi ilginizi çekiyorsa, karakter çözümlemelerini beğeniyorsanız, bir de yazmaya meraklıysanız kaçırmamanız gereken bir başyapıt.
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap